Gönderen Konu: Atatürk'ün son balosu - VİDEO [Kesinlikle İzleyin]  (Okunma sayısı 790 defa)

Çevrimdışı FabregaS

  • Osc Yönetici
  • 2. SINIF UYE
  • ******
  • İleti: 8.108
  • Puan 2519
  • Cinsiyet: Bay
  • PES 10 VS FİFA 10
    • Profili Görüntüle
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından 8 ay önce Bursa'da katıldığı balonun canlandırıldığı 'Son Balo Vals ve Zeybek' kısa filmini izlemek için tıklayınız...

Cumhuriyet'in coşkulu baloları nasıl olurdu?

Atatürk'ün Ankara Palas'ta başlattığı özel balolar zamanla başka şehirlere de yayıldı. Kadınlar şık tuvaletlerini aylar öncesinden hazırlar, Ata ile dans etmeyi hayal ederlerdi.

Cumhuriyeti coşkuyla kutlamak ve mutluluğu aramak için çok zengin olmak gerekmiyordu. Tarifsiz sıkıntılar çekmiş, acılar büyütmüştü onlar. Askeri ve sivil zevat, yılın mutad günlerinde Gazi Paşa'nın davetiyesine mazhar olabilmenin heyecanını yaşıyorlardı. Davetli listesinde bulunan hanımlar ve beyler sandıklarından veya gardıroplardan bu ürünler için itina ile saklanan balo kıyafetlerini kömürlü ütüden geçiriyordu. Hanımlar müstakbel Türk kadınını temsil edeceklerini bildiklerinden kıyafet ve makyajlarına önem veriyor ve saçlarını kuaför değil, bigudilere teslim ediyorlardı. Fotoğraflara baksanız hepsinin aynı kaptan çıktığına hükmedersiniz. Birbirinden farklı olmayan bayanlar, balolara son derece zarif ve duru bir güzellik getirirlerdi. Cumhuriyet baloları özellikle Ankara'da ileriye dönük, aydın ve aydınlık olayların yaşandığı bir içtenlik göstergesiydi. Ankara Palas ise bu baloların düzenlendiği ilk önemli mekandı. 17 Nisan 1928'de tamamlanarak hizmete açılan Ankara Palas sadece politik etkinliklere sahne olmamıştı. Uzun yıllar çalışmalarını giriş katının üstünde bulunan özel dairesinde sürdüren Atatürk, Cumhuriyet balolarının bu mekanda düzenlenmesine ön ayak olmuştu. Atatürk'ün Ankara Palas'ta başlattığı Cumhuriyet baloları zamanla diğer şehirlerde de düzenlenmeye başlamıştı. Cumhuriyet'in dışındaki balolar da bir birini takip etmiş, özellikle yeni yıl kutlamaları ön plana çıkmıştı.

İSTANBUL'DA BİR BALO

İstanbul Maksim Gazinosu da böyle gecelere sahne olmuştu. 1930 yılında düzenlenen Matbuat Balosu dönemin gazetelerinden okurlarına şöyle yansıtılacaktı: "Evvelki gece Maksim bar salonlarında verilen matbuat balosu pek eğlenceli geçmiştir. Baloda şehrimizde bulunan meb'uslar, vali muavini, defterdar, diğer devair rüesası (daire reisleri), şehrin en kibar ve güzide zümresine mensup zevat bulunuyordu. Gece yarısından sonra hazırlanan yerli mamulatından kotiyonlar, bu meydanda tütün inhisarı mamulatı davetlilere dağıtılmış ve çok rağbet görmüştür. Baloda bulunan hanımlardan birçoğu yerli kumaştan tuvalet giymişler, bazıları da başka balolara gittikleri tuvaletlerle gelmişlerdir. Hanımlar arasında yerli tuvaletlerin güzelliğinden bahisler yapılıyordu. Şafak sökerken hala Maksim'in salonlarından neşe ve cazbant sesi yükseliyordu." Atatürk, Türkiye'nin alacağı yeni idare şeklini üç kelime ile şöyle özetlemişti: "Buna Cumhuriyet Derler." Cumhuriyet'in ilan edileceğini çalıştığı gazeteye iletmek isteyen Mecdi Sadrettin hazırlıklar ile ilgili telgrafın metnini tamamlamış ve postaneye gitmişti. Sonrasını anılarında şöyle anlatıyor: Kelimeleri saymak için kağıdı eline alan gişe memuru Yusuf Efendi yüzüme manalı manalı baktı. Sonrasında bir şeyler söylemek istedi. Yerine göre, zahmetlerimizi, paramız olmadığı zaman makbuz tutarını ertesi günü tahsil için de nazımızı çeken Yusuf Efendi'nin dili tutulmuştu. Mecdi Sadrettin Bey'in çektiği telgraf 22 Eylül 1923 günü İkdam Gazetesi'nde yayınlanıyordu: "Teşkilatı Esasiye kanunu mühim tadilat yapılarak 15 güne kadar fırkada müzakereye konacaktır. Gazi paşa beyanatta bulunarak hakimiyet bilakaydü şart milletindir. İcra kudreti, teşri salahiyeti milletin yegane hakiki mümessili olan Meclis'te tecelli ve temerküz etmiştir. Bu iki cümleyi bir kelimede izah edebilmek için hangi lügatte aranırsa aransın mezkür kelime Cumhuriyet olacaktır." Yusuf Efendi'nin okuduğunda dili tutulduğu şey gerçekleşmiş ve Cumhuriyet ilan edilmişti.

10. YIL COŞKUSU

1933 yılı Cumhuriyet Bayramı'nın büyük törenlerle kutlandığı bir yıl olmuştu. Onuncu yıl başta Ankara olmak üzere Türkiye'nin en ücra köşelerinde üç gün süren törenlerle kutlanmıştı. Atatürk saat 10.00'da Ankara Cumhuriyet Meydanı'nda yaptığı konuşmasında milletine şöyle seslenmişti: "Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyet'imizin onuncu yılını doldurduğumuz en büyük bayramdır. Bu anda Büyük Türk Milleti'nin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinç ve heyecanı içindeyim. Ne Mutlu Türküm Diyene" Ardından saat 14.30'a kadar süren resmi geçit töreninden sonra Çankaya'ya dönmüştü. 29 Ekim gecesi her yıl olduğu gibi Ankara Palas bu coşkunun kutlandığı yer olacaktı. Manevi kızlarından birinin düğününü de Ankara Palas'ta yapan Atatürk, bu anlamlı gecede Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Bey (Aras) ile Emel Hanım'ın nişan yüzüklerini takacaktı. Salon, alkışlar ile inliyor, Çarliston, tango ve rumbaya ayak uyduranlar, şık kıyafetlerine bedensel ritm katıyorlardı. Veda zamanı gelmişti. Önce cazbant susmuştu. Sonra tangonun hüzünlü sesi... Salon yavaş yavaş boşalıyor ve yeni bir Cumhuriyet Balosu'na randevu veriliyordu.
Cumhuriyet baloları özellikle Ankara'da ileriye dönük, aydın ve aydınlık olayların yaşandığı bir içtenlik göstergesiydi. Birbirinden şık kadınlar, balolara zarif ve duru bir güzellik getirirdi.

Çevrimdışı FabregaS

  • Osc Yönetici
  • 2. SINIF UYE
  • ******
  • İleti: 8.108
  • Puan 2519
  • Cinsiyet: Bay
  • PES 10 VS FİFA 10
    • Profili Görüntüle
Atatürk'ün son balosu - VİDEO [Kesinlikle İzleyin]
« Yanıtla #1 : 29 Ekim 2008, 14:44:21 »
Çok duygulandım ruhun şad olsun Atam !

Çevrimdışı MaviAtes78

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.632
  • Puan 3477
  • Cinsiyet: Bay
  • Kişiliğinizi sakın kaybetmeyin !
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Atatürk'ün son balosu - VİDEO [Kesinlikle İzleyin]
« Yanıtla #2 : 29 Ekim 2008, 17:57:09 »
Dünyaya ATATÜRK gibi bir insan daha gelmemiştir.Bende yapardım diyenleri cok duydum.Dünya ATAmızı överken bizim insanlarımız ATAmıza saldırıyorlar.Kaç kişi cebinde hiç para olmadan bir vatanı kurtarmak için ailesini evini barkını bırakıp uzun bir yolculuğa cıkar?Norveçte bir deyimin anlamı : Zor işlerin üstünden gelmek, Deyim : MUSTAFA KEMAL gibi düşünmek.10 yıldı avrupanın 100 yılda geldıgı bır hale getirdi ülkemizi.Dini kullananların üstesinden geldi.Ama onun gibi bir deha(deha demek kendisine hakaret olur cunku dehadan cok daha fazlasını hakediyor.)bir daha dünyaya gelmez.ATAM İZİNDEYİZ. RAHAT UYU..