Gönderen Konu: Sevgının herkesten sıkâyetı var  (Okunma sayısı 617 defa)

Çevrimdışı win

  • Osc Çizik Üye

  • 2. SINIF UYE
  • *
  • İleti: 6.409
  • Puan 650
  • Cinsiyet: Bay
  • OSC BY WİN
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Sevgının herkesten sıkâyetı var
« : 18 Temmuz 2008, 09:53:52 »
Anahtar sozcuk: Sevgi... Artik butun albenisini yitirmis, bayagilasmis ve asinmis bir sozcuk: Sevgi... Her yerde ayni biktirici sozcuk yineleniyor; her yerde o sevgi magdurlari, sevgi kirginlari, sevgi yorgunlari ve o magduriyetlerin, kirginliklarin, yorgunluklarin enkazindan beslenen sevgi tuccarlari, sevgi ihraccilari! Sevgisiz hayatlarin sahtekâr sevgileri, her gun -sevgi adina- yeni bir mevziyi daha yagmaliyorlar... Sevgi adina islah ediyorlar, sevgi adina ifsa ediyorlar… “Oteki”lerin farkliliklarini da “toplum sevgisi” adina, “ahlâk” adina rotuslayip, toplumdaki inanc farkliliklarini homojenlestiriyorlar. Bu toplumun sevgiye dair futûrsuz cesareti, benimse korkularim simdi... Artik her rezilligin ustunu sevgiden soz ederek ortuyorlar. Artik her kotulugun ibresinde sevgiyi de vurgulayan bir yan var... Yillar once izledigim “14 Numara” adli filmin finalinde, aktristin âsigini bicaklayan psIkomanyak, elindeki kanli bicakla genelev sokaginda bagiriyordu: “Seviyoruz laaannn!” Hâlâ bu toplumun patolojik sevgileri, bu ulkenin varoslarindan bulvarlarina bir olagan merasim gibi hep ayni ugultuyla yankilaniyor sanki: “Seviyoruuuuz laaan!” Anahtar sozcuk: Sevgi... Siyasal Islam, “Allah sevgisi” adina Sivas’ta cakilan kibriti bile mesru sayabiliyor: “Islam’a gore yasanamiyorsa, Islam’a gore olur ya da oldurursunuz(!)” Bankalar musterilerini, radyo DJ’leri dinleyicilerini, TV spiker ve produktorleri izleyicilerini -yuzlerini hic gormeseler de- cok seviyorlar(!) Derin devlet, vatandas seviyor... Oyle sevgiler var ki, “islah” etmek icin “infaz” edecek kadar (!) Bazi babalar evlatlarini, komutanlar eratlarini, ustler astlarini; ozetle her erk kulunu seviyor: Evire cevire, dove sove... Bir yerleri rastgele, icindeki “biz”leri ayirt etmeden bombalayanlar, bir “dava sevgisi” kararliligini mazaret olarak ilistiriyorlar zalim eylemlerine... Gazetelerde sIk sIk sevgi cinayetleri... Fail: “Askim icin yaptim, sevgim icin” deyince, maktul olmak adeta bir hak oluyor; katil masum oluyor(!) “Eskiya” adli filmde, arkadasini jandarmaya ihbar edip sevdigini alan Berfo, “Ne yaptimsa askim icin yaptim” deyince, izleyicinin kolu kanadi kiriliyor; “hain adam” imgesi, anestezik etkisi olan bu cumleyle altust oluyor... Cinayetle sonuclanan bazi evliliklerde fail, “seviserek evlenmistik,” diye soze giriyor. Adliye koridorlarinda bosanma adayi ciftler, “Biz eskiden birbirimizi cok severdik,” diye soze baslayip, simdiyse sevgisizligini nasil savunuyorlar. Taraftarlar, takim sevgileriyle silahlanip yollara dokuluyorlar...
Anahtar sozcuk: Sevgi... Alkolu seviyorlar; cinnetleri malûm. Otomobilleri seviyorlar; katliamlari malûm. Vatani seviyorlar; infazlari malûm. Parayi seviyorlar; “Para icin neleri yapiyorlar?” diye sorarak surdurursek, bu yazi hic bitmez. Bu yuzden, “Para icin neleri yapmiyorlar?” gibi yanitsiz kalacak bir soruyu yegleyelim. Dogayi seviyorlar; cevre yagmaciligi irkiltici boyutlarda. Dunyamizda iklim dengeleri degisiyor, buzullar eriyor, erozyon suruyor, ozon tabakasi magdur... Ormanlari seviyorlar; pikniklere gidiyor, yakip donuyorlar. Cocuklari seviyorlar; calistiriyor, satiyor, igfal ediyor ya da sakatliyorlar... Hayvanlari seviyorlar; gezegenimizde bircok hayvanin nesli tukenmek uzere. Insanligin gereksinimleri icin her gun dunyada milyonlarca hayvan bogazlaniyor. Etini yiyemediklerinin sutunu iciyor, sutunu icemediklerinin yumurtasini yiyor, hicbir islerine yaramayanlarin ise ya derilerini yuzuyor ya da kafeslere kapatiyorlar. Karada, denizde, havada ne bulurlarsa hirsla, hincla avliyorlar.Bazi hayvanlari da ehlilestirerek onlari dogalarina yabancilastiriliyorlar; artik papaganlar ucmaz, kopekler havlamaz, kanaryalar otmez oluyorlar. Insanin insanliktan ciktigi yetmezmis gibi, hayvanlari da hayvanliktan cikarmayi bir maharet sayiyorlar. Oluleri seviyorlar; korler olduklerinde “badem gozlu” oluyorlar... Olulerin ardindan mevlut okutuyor, helva dagitiyorlar... Kadinlari seviyorlar. Baslikla ya da fuhusla onlari bir bicimde satiyorlar. Kadin etinden bir sektor yaratiyorlar. Bazi “manken” orospularin bir geceligine binlerce dolar oduyorlar; fakat sevgi, sevgi onlarin dunyasinda bes para etmiyor. Kimi “delikanli”lar fuhus sektorunde “pezevenk”, kimi patron, kimileri “sermaye” oluyorlar. Bir “cinsel obje”ye indirgenen kadin imgesi, dudaklari, gogusleri, kalcalariyla reklam, tekstil, hatta otomotiv sektorunun ve medyanin yegâne materyali artik... Kadin eti, cinsel acliklarin da istismariyla sistemin teminatlarindan biri oluyor giderek... Her kentte, mahallede, sokakta aski, zarafeti, mutlulugu hic tatmamis nice kadin, “godu mu oturtan” adamlar tarafindan sevgisizligin kalplerini kemiren kiskacinda intihar boguntularina terk ediliyorlar... Analar, yuzlerinde bir cagin matemiyle kayip evlatlarini soruyorlar. Hepimizi bir ana dogurdu ve hepimiz mutlaka bir kadini cok sevdik; ama kadinlar, buyuk asklarinda da, yasam ve ekmek kavgalarinda da, o caresiz ve anac acilarinda da –buyuk oraniyla- erkek zulmunun sacaklarindan kurtulamiyorlar. Cunku her kotulugun ibresinde sevgiyi de vurgulayan bir yan var...
Anahtar sozcuk: Sevgi... Sevgi, artik bir istila mazereti... Ne cok sevgisiz sevgi; artik sevgisiz sevgi... Incil’den bir cumleyle, “Bizim sevgimiz ve butun insanligin sevgileri...” Her seye panzehir sevgiler, kurutulmus sevgiler, satilik sevgiler... Adi cok telaffuz edilen, ama kendisi pek ortalarda gorunmeyen sevgi: “Bizim sevgimiz ve butun insanligin sevgileri.” Bu “buyuk sevgi”lerin pervasiz basinci, geride yarali kalpler, parcalanmis hayatlar, maglup insanlar birakarak ilerliyor; sarsarak, artarak, kirip dokerek, yok ederek; bayraklarini, inanclarini, uyruklarini ve tum farkliliklarini birbirlerinin gozune sokarak seviyorlar. Seviyorlar! Amansiz, acimasiz seviyorlar! Sevdiler mi “Allahina kadar” seviyorlar; olesiye ve olduresiye... Tekil, oznel, hakiki sevgilere asina degiller; bu yuzden sevgilerini hep birlikte, adeta bir toplumsal histeriye donusturerek bagira cagira duyuruyorlar. Hirsla, hincla olum kokan sevgilerini haykiriyorlar: “............... mezar olacak!” Bazen sevgilerine merhametsiz bedduâlar ilistiriyorlar: “Seni sevmeyen olsun!” Yetmiyor, fasizanlastiriyorlar: “Ya sev ya terk et!” Hazir, sablon sevgiler tuketiyor ve hep aidiyet ogeleri iceren sevgilerin ozneleri oluyorlar. Otekilere ise asla bu dayatma sevgileri reddetmek gibi bir sans tanimiyorlar. Hâlâ bu toplumun sevgileri, bu ulkenin varoslarindan bulvarlarina bir olagan merasim gibi hep ayni ugultuyla yankilaniyor sanki: “Seviyoruz laaannn!” Anahtar sozcuk: Sevgi, istilanin mesruiyeti; artik bu sozcukten tiksiniyorum! Sarsarak geciyor bu sevgi, yikarak, artarak, bogarak! Gunbegun mesrulasan bir “sevgi” bu: Oyle hoyrat ve oyle orseleyici! Anahtar sozcuk: Tiksinti! Simdi bir temmuz aksami, disarida gunesin bir gune daha vedasiyla uzerimize kapisi kilitlenen bir cezaevi kogusunda ter icinde on kisiyiz. Kogusumuzun kapisinin mazgalindan, dar pencerelerin demir parmakliklarindan sanki gaipten sesler yankilanip kulaklarimda ugulduyor; sanki varoslarindan bulvarlarina butun kentleriyle, kasabalariyla bir ulke topyekûn uzerime egilmis bagiriyor: “Seviyoruz laaannn!Seviyoruz laaaaaan!” O an, bir gun yine disarida, serviler arasinda ruzgârlarin hafifce avurtlarimi oksayacagi yildizi bir yaz gecesi dusum birden heba oluyor! O an kalbimin sokaklarinda kuslar oluyor... Anahtar sozcuk “tiksinti” olunca, yuzumu de tiksintiyle burusturuyorum. Sonra sol cebimdeki kâgit mendili cikarip alnimdaki ter tanelerini boguntuyla silerek mirildaniyorum: “Ben sevmiyorum! Sevmiyorum lan! Siz de beni sevmeyin! Siz, benim sevdiklerimi sevmeyin! Cunku imha ediyorsunuz!” Sonra kalemimi yeniden elime alip simsIki kavrayarak, kirarcasina, bagirircasina yaziyorum: “Kacaliim sevgili, bu karanlikta bir seyimiz yook bizim...”

YILMAZ ODABASI

alıntı
El uso de una camisa del fuego en un lado de ti .. E incluso ..
De tierras rurales en la olla .. Ya nervioso yo ..
Una era un medio y soy ..
bits no mis problemas, sé que este caso terminará conmigo ..

[ İspanyolca olduğu için kendi tercümemdir.İzinsiz kullanmayınız..]







wiN ~Her hakkım saklıdır