Gönderen Konu: klonlama / Kopyalama  (Okunma sayısı 2238 defa)

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
klonlama / Kopyalama
« : 20 Mayıs 2008, 12:32:30 »
klonlama / Kopyalama
KLONLAMA / KOPYALAMA
Klonlama, bitki,hayvan veya insan gibi yaşayan bir organizmanın orijinal (aslının aynı) bir kopyasını yapmaktır.
İnsan klonlama, insanın kendisinin bir kopyasını yapmasıdır. Tek bir insan, bu kimseden yaşayan bir hücresinin alınması, bu hücreden nükleusun(hücre çekirdeği) çıkarılması ve nukleusu alınmış bir kadın yumurtasına enjekte edilmesiyle kopyalanabiliyor. Bu yöntem, bir insanın vücudundan alınan nukleusu çıkarılmış hücre ile; bir kadından alınan yumurtanın özel kimyasal maddeler ve özel elektirik akımlarıyla biraraya getirilmesi ile tamamlanan bir işlemler zinciridir ve döllenme veya suni döllenme denilen yöntemlere benzer bir yöntemdir. Bu laboratuvar işleminden sonra (hücre çekirdeğine sahip) yumurta bir kadının rahmine yerleştiriliyor ki, yeniden oluşsun, gelişsin ve bölünme gerçekleşsin. Böylece tamamlanmış fetüs (cenin) formu doğal bir şekilde doğsun.Bu şekilde bir kadının yumurtasına, nukleusu çıkarılmış hücresi yerleştirilen kimsenin bir kopyası elde edilmiş oluyor.
İnsan kopyalama işleminde hamilelik, üreme hücreleri ile değil, vücut hücreleri ile gerçekleşmektedir. Her insan milyonlarca hatta milyarlarca hücreye sahiptir. Her hücre, -erkeklerde testislerden (haya), kadınlarda overlerden (yumurtalık) gelen üreme hücrelerinin yanında- insanın tüm kalıtsal yapısını taşıyan genetik öze sahip 46 kromozoma sahiptir. Hem kadın hem de erkeklerdeki üreme hücrelerinden her biri, -vücut hücrelerindeki toplam kromozom sayısının yarısı kadar yani- sadece 23 kromozoma sahiptir.
Doğal döllenmede, 23 kromozoma sahip erkek spermi, 23 kromozoma sahip kadın yumurtasıyla birleşir. Bu nedenle, yarısı erkekten yarısı kadından gelen toplam 46 kromozom biraraya gelmiş olur. Böylece bebek karakteristiğini, hem annesinden hem de babasından alır.
Klonlama işleminde ise, -bebeğin karakteristiğini belirleyen- bu 46 kromozomun tamamı kendisinden hücre alınan kimseden gelir. Böylece bebek tüm kalıtsal ve karakteristik özelliklerini bu kimseden almış olur. Klonlama sonucu doğan bebek, sadece hücresinin nukleusu kullanılan kimsenin karakteristiğini miras alır. Bu şekilde bebek, bu kimsenin jenerik bir kopyası olur. Bu aynen sizin bir fotoğrafınızı renkli fotokopi ile çoğaltmanıza benzer bir şeydir.
Doğal döllenme ise, yalnızca bir erkek ile bir kadının üreme hücrelerinin biraraya gelmesiyle vukuu bulur. Bir başka deyişle, kopyalama, üreme hücresi olmaksızın, bir erkek olsun veya olmasın sadece vücut hücrelerinin kullanımıyla yapılmaktadır. Bu; bir erkek olmaksızın, bir kadından bir vücut hücresi alınmak suretiyle de yapılabilmektedir! Yani tüm kalıtsal özellikler 46 kromozoma sahip nukleus ile alınmaktadır. Daha sonra yumurtanın kendi nukleusu kaldırıldıktan sonra, bu nukleus bir kadının yumurtasına yerleştiriliyor. Daha sonra da bu yumurta bir kadının rahmine yerleştiriliyor. Ve bu yumurta kadının rahmine yerleştirildikten sonra, gelişmeye, bölünmeye, büyümeye ve bir fetüs (cenin) haline gelmeye başlıyor. Sonunda gelişimini tamamlıyor. Doğduğunda, kendisinden hücre alınan kadının bir kopyası elde edilmiş oluyor. Böylelikle klonlama süreci, bir erkeğe gerek duyulmadan, tüm boyutlarıyla tamamlanıyor.
Doğal gebelikte ise, karakteristikler kalıtsal olarak, hem anneden hem de babadan alınır. Bunun bir sonucu olarak, doğan çocuklar birbirlerinin aynısı olmazlar. Çocuklar, anne-babalar ve diğer kardeşler arasındaki benzerlikler; boy, saçrengi, göz rengi, zihinsel yetenekler ve doğuştan gelen psikolojik davranış biçimleri gibi yapısal özelliklerle farklılaşır.
Klonlama işlemi sonucu gerçekleşen kalıtımda ise, hücresi kullanılan kadın veya erkeğin tüm kalıtsal ve yapısal özellikleri transfer edilir. Bu yeni doğuşta orijinal kimsenin boyu, görünümü, renkleri, zihinsel kapasitesi ve diğer doğuştan gelen psikolojik özellikleri tamamen kopyalanır. Bunun anlamı şudur: Tüm karakteristik aynen kalıtılır (yeni canlıya aktarılır) Bunun yanında, yararlı karakteristikler (sonradan kazanılan özellikler) kalıtıma bağlı değildir. Eğer hücre; saygı duyulan bir alimden, çok iyi bir müctehidden veya gözde bir fizikçiden alınırsa, klonlama ile kişilerin sahip olduğu bu nitelikler kopyalanamaz. Çünkü bu özellikler sonradan kazanılmıştır ve kalıtsal değildi.
resimKo("03.0251.3.kloncopy.gif", 100, 299, "sol", "zoom", 201, 600, "Şema klonlamanın yapım aşamalarını göstermesi bakımından yararlı.", "")




Klonlama şeması yapım aşamalarını göstermesi bakımından yaralıdır.




















Klonlama Tarihi
1938-1970
1938
Hans Speamann fantastik bir deney yapılabileceğini açıkladı. Klonlama diyebileceğimiz bu deneyde orata ya da geç evredeki bir embriyonun çekirdeği çıkarılarak bir yumurtaya aktarılıyordu.
1952
Robert Briggs ve T. J. King ilk klonlama deneyini gerçekleştirdiler. İleri aşamadaki bir kurbağa yumurtasının çekirdeği pipetle çekilerek çıkarıldı ve başka bir kurbağa yumurtası içine aktarıldı. Ancak deney sonunda yumurta gelişmedi.
1970
Aynı deney yine kurbağalar üzerinde John Gordon tarafından denendi. Daha iyi bir sonuç alındı. Kurbağa yumurtaları, iribaş olana kadar gelişti ama daha sonra öldüler.


1980'ler
1984
Steen Willadsen, olgunlaşmamış koyun embriyo hücrelerinden yaşayan bir kuzu klonladığını açıkladı. Daha sonra Willadsen, inek, domuz, keçi, tavşan ve rhesus maymunu da kullandı. Bu deneylerde çok hücreli koyun embriyosundan çekirdek alınıp yumurta hücresine aktarılıyordu. Daha sonra hücre bölünmesi başlıyor, fetus oluşuyor ve gelişme devam ediyordu.


1990'lar
1994
Daha gelişkin embriyo hücrelerinin ilk klonlamasını Neal First gerçekleştirdi. En az 120 hücrelik buzağı embriyosu klonlandı. Bu çok hücreli inek embriyosunun çekirdeği çıkarıldı ve çekirdek yumurta hücresine aktarıldı.
1996
Ian Wilmut, Neal First'in deneyini koyunlar üzerinde yaptı. Ancak embriyo hücrelerinin çekirdeğini almak için hücrelerin duraklama dönemine gelmesini bekledi. Sonra çekirdekleri çıkarıp yumurta hücresine aktardı.
1997
Dr. Wilmut, 6 yaşındaki bir koyunun meme hücresinden klon üretti. Bu defa çekirdek erişkin bir hücreden yani meme hücresinden alınıp yumurta hücresine aktarılmıştı. Dolly 277 yumurta içinde tek hayatta kalan kuzuydu. Dolly'nin oluştuğu hücre Ocak 1996'da birleştirilmişti.
1997 Şubat
Oregon Primat Merkezi'nden tek bir embriyo hücresinden iki rhesus maymunun klonlandığı haberi geldi.
1998,
7 Ocak
Tıp doktoru G. Richard Seed, o günlerde anne rahminden aldığı insan embriyosunu başka bir annenin karnına aktarıyordu. İnsan klonlamaya karşı duyduğu ilgiyi ilan etti. Bu konudaki hassas denge, ahlakî tartışmalara yol açtı. Tartışmalar sonucu Amerika Birleşik Devletlerinde insan klonlamaya karşı yasalar konuldu.
1999
19 Avrupa ülkesi insanın genetik olarak kopyalanmasını yasaklayan sözleşmeyi Paris'te imzaladı.



Hayvanlarda Klonlama ve Dolly Örneği
Klonlama, vericinin genetik materyalinin çoğaltılması veya kopyalanmasıdır. İlk klonlama denemeleri 1952'de kurbağalarda, 1979'da farelerde, 1984'de koyun embriyolarında ve 1986'da sığırlarda yapılmıştır. En son 1997'de Dolly adı verilen koyun doğmuş ve bu gelişme klonlamada bir kilometre taşı olarak kabul edilmiştir.7
İskoçya'nın Roslin Enstitüsü'nde Dr. I. Wilmut ve arkadaşları, yetişkin bir dişi koyunun bedeninden aldıkları bir hücrenin (somatik hücre) çekirdeğini, micron birimi inceliğindeki bir enjektör iğnesi yardımıyla vakumlayıp, başka bir koyuna ait, çekirdeği çıkarılmış bir yumurtaya enjekte etmişler ve bu yumurtayı da üçüncü bir koyunun rahmine yerleştirerek 5 ay sonra genetik annesinin ikizi olarak Dolly'nin doğduğunu bildirmişlerdir.8

Şekil 1: Bir Hayvanda Klonlama Aşamaları
Bu konuda biraz daha ayrıntıya girersek klonlama olayında 3 kademe olduğunu görürüz (Şekil 1). Birinci kademede döllenmemiş yumurta hücresinin çekirdeği, yani genetik materyali özel bir teknikle çıkarılmakta, fakat uygun başka genetik materyal bulduğunda onu kabul edebilecek sitoplazma ortamı hazır olarak kalmaktadır. İkinci kademede ise kopyası istenen hayvanın bazı vücut hücrelerinin (örneğin meme bezi hücresi) çekirdeği çıkarılmakta ve bu çekirdek daha önce çekirdeği çıkarılmış olan yumurta hücresine aktarılmaktadır. Bu hücre üçüncü ve son aşamada dişi bir hayvanın rahmine konulup tekrar normal yavru gelişimi safhasına geçilmektedir. Böylece ergin bir koyundan 5 ay sonunda biyolojik babası olmayan veya eşeyli üreme olmaksızın bir kuzunun dünyaya gelmesi gerçekleşmiştir.
Yukarıdaki araştırmayla ilgili pek çok soru işareti de bulunmaktadır. Bir kısım bilim adamı, yayınlanan bu araştırmada 277 yumurta hücresine yapılan çekirdek aktarımından 276'sının başarısızlıkla sonuçlanmasını ve sadece birinde başarıya ulaşılmış olmasını ve ayrıca benzer araştırmalarda başarı elde edilememesini gerekçe göstererek Dolly ile ilgili araştırmayı şüpheyle karşılamaktadırlar ve bu düşük düzeydeki verim oranı (% 0.36) karşısında bu tür klonlamanın olabilirliğini sorgulamaktadırlar. Ayrıca, sağlıklı bir kuzu olarak doğan Dolly'nin zigot gelişiminde harici bir müdahale söz konusu olduğundan bu hayvanın sağlıksız olarak hızla yaşlandığı tespit edilmiştir. Böylesi doğumlarda anomaliler, iri yavruya bağlı güç doğumlar ve genetik çeşitlilikteki azalmalar gibi hususlar söz konusudur. Kısacası, hayvan klonlama olayı henüz başarıya ulaşmış bir uygulama olmaktan çok uzaktadır.9
Hayvan klonlama olayı rutin olarak başarıyla yapılsa dahi bu kopyalama olayında canlının yeniden yaratılması değil, yalnızca çoğalma yönteminin değişmesi söz konusudur. Bir organizmadan diğerine sadece çekirdek transferinin yapıldığı bir olayı "yaratma" olarak anlamak çok komiktir. Bir evden diğerine ev eşyası taşıyan nakliyecilere evi yapan mühendis veya evin sahibi denilemeyeceği gibi, gen transferi yapan uzmana da yaratıcı denilemez. Veya bir CD'den diğer boş bir CD'ye kayıt yapan kişi nasıl ki bilgisayarı ve içindeki programı yaptığını iddia edemez, aynen onun gibi bir atomu dahi yapmaktan aciz bir uzman, canlı yarattığı iddiasında bulunamaz. Klonlama veya kopyalama olayı, Allah'ın (c.c) yarattığı hücre, DNA, gen v.s.'yi kullanarak ve yine yaratılış kanunları içinde kalınarak yapılan, ancak normal çoğalma yöntemine bir müdahale ve normalden sapmayı inceleme çabasıdır. Bu gibi çalışmalar bizlere semavi dinlerdeki Hz. Havva ve Hz. İsa'nın dünyaya gelişlerindeki özelliği de hatırlatmaktadır.
Sonuç
Hayvan klonlamayla gelecekte, bir örnek ve yüksek verimli hayvanların elde edilmesi, tedavi amaçlı olarak hayvanlardan ilaç üretimi, organ nakilleri, nesli tükenmekte olan hayvanların genlerinin korunup çoğaltılması, hastalıklara dirençli genlerin üretilmesi ve böylece daha az ilaç tüketimi vs. konularında gelişmeler beklenmektedir. Kısacası, her teknolojik gelişmede olduğu gibi, hayvan klonlama da iyiye kullanılırsa insanlığa hizmet edebilir.
Klonlama Teknolojisinin Gelişimi
Bu teknolojinin gelişim aşamalarını şöyle özetleyebiliriz;

1. Transgenik teknoloji : Gen veya gen parçalarının bir fertten alınıp bir başka ferdin DNA’sına tranferi şeklinde düşünülebilir. Bu teknolojide gen veya genler döllenmiş yumurtaya aktarılır. Mesela kanser oluşturan insan genleri fare embriyolarına aktarılarak drog sanayiinde tedavilerin testinde kullanılabilmektedir. Bu teknoloji ile insan’dan koyun’a, domuz’a, sığır’a ve keçi’ye gen aktarımı yapılmakta, sütlerinde insan proteini üretilmesi yanısıra organ, doku ve kan üretme imkanı da bulunmaktadır. Bu protein ile emphysema ve cystic fibrosis gibi hastalıklar tedavi edilebilmektedir.

Çekirdek transfer teknolojisi : Bu teknoloji bir hücredeki bütün genomu yani somatik kromozomların bir hücreden diğerine naklini ifade eder. Çekirdek, döllenmiş yumurta hücresinden alınmakta ve çekirdeği alınmış fakat döllenmemiş yumurta hücresine yerleştirilmektedir. Bu sistemle uygulanan böyle bir teknik klonlama olarak değerlendirilmemektedir. Zira bir duplikasyon işlemi bulunmamaktadır. Ancak burada sitoplazmada bulunan mitokondri DNA’ları farklıdır.


KLONLAMA İLE İLGLİ GELİŞEN BİLİM HAAKINDA ÖRNEKLER

Kök hücresiz klonlama yapıldı


Bilim insanları, kök hücre kullanmadan sadece akyuvar hücresinden klonlama yapmayı başardı.






Dünyanın ilk klon kedisi anne oldu
ABD’deki Texas A&M Üniversitesi’nde 2001 yılında klonlama yoluyla dünyaya gelen kedi, doğal bir erkek kediden üç yavru doğurdu.





COLLEGE STATION - Texas A&M Üniversitesi Veterinerlik Okulu profesörlerinden Duane Kraemer, klon kedinin ve yavrularının sağlığının yerinde olduğunu açıkladı. Yavru kedilerin ikisinin klon annelerine, birinin ise babalarına benzerdiği belirtildi. Hayvanlarda klonlama çalışmalarıyla bilinen Texas A&M Üniversitesi, şimdiye dek büyükbaş hayvanlar, domuz, keçi at geyik ve köpek de klonlamıştı.









Pek çok memeli gibi domuzlarda klonlanan memeli türlerinden biri.

Artık İnsanlar da mı Klonlanacak?
Teknolojik ve bilimsel gelişimler sonucu insanlar şimdiye kadar bir çok yarar sağladı. İnsanlık için dev adımlar atıldı. Ama her tür gelişmenin insanlık için yararlı olacağını söyleyemeyiz. Teknolojinin ve bilimin hangi insanlar tarafından ve ne amaçlarla kullanıldığı, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin yararlı olup olmadığını belirler. İnsanların klonlanması heyecan verici bilimsel bir gelişme. Ancak insan klonlamanın ne tür sonuçlar yaratacağını şimdiden kestirmek güç.
resimKo("03.0251.3.dolly.jpg", 100, 113, "sol", "", 0, 0, "Dolly ve onun klon annesi.", "")


Dolly ve onun klon annesi.
"Hücre hücre söyle bana, aynı senden var mı bende daha?" Vücudumuzdaki hücrelere bu soruyu sorsak, hepsi birlikte "Var benden sende milyarlarca." diye yanıt verirlerdi. Hücrelerimiz her ne kadar görünüşte birbirinden farklı olsa da içlerinde taşıdıkları bilgi yani DNA hepsinde aynıdır. Çünkü hücrelerimizdeki DNA'lar parmak izimiz gibi yalnızca bize aittir. Hücrelerimiz içindeki DNA'lar bizi biz yapan özelliklerimizin bilgisini taşır. Bu durum tüm canlı varlıklar için geçerlidir.

Son on yolda canlılar, hücreleri ve DNA üzerine bir çok araştırma yapılıyor. Bu araştırmalardan şaşırtıcı sonuçlar elde ediliyor. Klonlama da işte şaşırtıcı gelişmelerden biri.


İnsan klonlama, Endişeler ve Etik Sorunlar

Klonlanmış (kopyalanmış) kuzu Dolly'nin "baba"sı Ian Wilmut Amerikan firması Geron ile birlikte, insan klon hücrelerini doku kültürlerinde tıbbi amaçlarla çoğaltmaya başladılar. Diğer yandan Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü de insan klonlamayı özel sektör tekelinde bırakmamak için, bu araştırmalara başlamış bulunmaktadır.
Klonlamada amaç hastalıkları tedavi etmek iken o amaçtan geri düştüklerini belirten araştırmacılar, Dolly koyununun normalden çok daha kilolu ve yaşına göre yaşlı göründüğünü söylüyorlar. Hala önüne geçilemeyen sorunların olduğunu belirten uzmanlar, özellikle standart klonlama işlemini deneyerek yetişkin birinden aldıkları doku örneklerinin nükleussuz insan yumurtasına enjekte edilmesi sonucunda bir tane embriyo üretemediklerini, birden fazla hücrenin oluştuğunu ve boyutlarının da normal bir hücre büyüklüğünden yaklaşık iki kat daha büyük olduğunu açıkladılar. Araştırıcılar, başka bir klonlama yaklaşımı deneyerek hücrelerin genlerini alıp yine nükleussuz yumurtaya enjekte ettiklerinde sonucun çok da farklı olmadığını, 3 embriyo elde edebildiklerini ve bunların 6 hücre büyüklüğünde olduğuna dikkati çekmişlerdir.
Bilim adamları, klonlanan hayvanlarda yavaş gelişmenin yanı sıra, kalp sorunu ve zayıf bağışıklık sistemi görüldüğünü kaydettiler. Bazı bilim adamları, eldeki tekniklerle insan klonlamanın ortaya büyük sorunlar çıkaracağını dile getirdi. Klonlanan kişinin bağışıklık sisteminden yoksun olma ve eksik organlara sahip olma olasılığının bulunduğu bildirilmektedir.
Klonlamanın özellikle de insan klonlama konusunun etik boyutu kamuoyunca, günlük yaşamda kültürün, temel bilimsel birikimin, tarih, siyaset ve toplumbilimin en yaygın ve temel kavramlarıyla tartışılabilir nitelik kazanmıştır. Nükleer enerji kullanımı, hormon destekli tarım, ozon tabakasına zarar veren gazların üretimi gibi, farklı toplum kesimlerince kolayca anlaşılabilir ve tartışılabilir. Kabul edilen klonlama, şimdiden kamuoyunun gündeminde yerini almış durumdadır. Kamuoyunun, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin uygulanıp uygulanmaması konusunda birtakım ahlaki gerekçelerle ne şekilde ve ne ölçüde yaptırım uygulayabileceği tartışmalı olsa da, şu anda kamuoyunun isteksizliği klonlama çalışmalarının daha ileri aşamalara taşınmasına en güçlü engel olarak gösterilmektedir. Oysa, "tüp bebek" diye bilinen in vitro fertilizasyonun, başlangıçtaki şiddetli tepkilerden sonra kolayca kabullenilmesi, işin içine "çocuk sahibi olma isteği ve hakkı" karıştığı durumlarda toplumun ne kadar kolay ikna olabileceğinin bir göstergesi niteliğindedir.
Bilimkurgu romanları ve filmlerinde kaba hatlarıyla çokça tartışılmış olan klonlama konusunda halihazırda belli belirsiz bir kamuoyu "oluşturulmuş" durumdadır. Şu anda sürmekte olan tartışmaların bilinen yanlışlara yeniden düşmemesi için birkaç temel olguya açıklık getirmekte yarar vardır: Olası yanılgıların en sık rastlananı, klonlanmış bir canlının, (tartışmalara sıkça insan da dahil ediliyor) genin alındığı canlının fizyolojik özellikleri bir yana, kişilik özellikleri bakımından özdeşi olacağı kanısıdır.
Bu tür sorulardan birkaçı şöyle dile getirilebilir:

· "Yedek parça depoları" yaratmaya hakkımız var mıdır?
· Onayları alınmaksızın, kuşakları araştırma deneği yapabilir miyiz? Ayrıca onların doğal genetik miraslarını değiştirme hakkımız var mıdır?
· Gelişmiş ülkelerde kopyalamaya yasaklamalar getirirken, geri kalmış ülkelerde uygulanmasına göz yummak bilimi emperyalizmin hizmetinde yapmaz mı, ya da varolanı daha da pekiştirmeyecek midir?
· Cinselliğin rastlantısallığını ortadan kaldırmak ve üremeye hükmetme şansı/fırsatı nereye kadar zorlanacaktır?
· Genetik çeşitliliğin kopyalama yoluyla önlenmesi, evrim olgusunun bir önkoşulundan da vazgeçildiği anlamına gelmeyecek midir?
· Kopyalama çalışmalarını kimler paraca desteklemektedir? Bir başka deyişle bu araştırmalar kimin denetimindedir? Başlıca destekleyicinin ilaç ve hayvancılık sektörü olması nasıl yorumlanabilir?
· Kopyalama sonuçlarının, dünyada farklı birkaç merkezden hızlı bir şekilde birbiri arkasından müjdelenmesi ve hem de bunun "deli dana" krizinden anlamlı bir süre sonra ortaya çıkması bir rastlantı mıdır?
· Bilim-ticaret ilişkisi ya da bağlantısı nasıl kurulabilir? Özelde de genetik bilgiye dayalı buluşların, "patent hakkı" konusuna nasıl açıklık getirilebilir?
Belki tüm bu soruları bir anda yanıtlamak olası değil, ancak sırf medyanın bilime bakışına dikkatleri çekmek açısından bile, Dolly'nin iyi bir örnek olduğu açıktır.
Ayrıca klonlanan ilk hayvan olan koyun Doly'de gelişme evresinde sık sık ''ciddi sorunlarla'' karşılaşılmıştır. Hawaii Üniversitesi laboratuvarlarında 1988 yılında fare klonlayan Dr. Ryuzo Yanagimachi da, klonlanan embriyoların gelişme çağında ve genetik yapılarında sorunların ortaya çıktığını söyledi. Yanagimachi, klonlanan bazı farelerin bir yaşına kadar geliştiklerini, ancak bu sürenin sonunda aniden yağ oranında artış ve şişmanlık gibi sorunların başladığını belirtti. Gelişme çağında sorunlarla karşılaşılması durumunda hayvanların berteraf edilebilmesine rağmen insanlarda anormal klon olması durumunda bunu yok etmenin etik olarak mümkün olamayacağı bir gerçektir.
Seni Unutmadık Barış Akarsu

Çevrimdışı R3s0rces

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.892
  • Puan 985
  • Cinsiyet: Bay
  • Ölümlü Dünya !!!
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #1 : 20 Mayıs 2008, 12:33:23 »
paylaşım için saol  ;)

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #2 : 20 Mayıs 2008, 12:33:34 »
kararsız kaldıgım konulardan biri olabilirde olmayabilirde farketmez :) :) :)
Seni Unutmadık Barış Akarsu

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #3 : 20 Mayıs 2008, 12:34:07 »
bu paylaşı mdegil görüsünü belirt  ;D ;D ;D
Seni Unutmadık Barış Akarsu

Çevrimdışı R3s0rces

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.892
  • Puan 985
  • Cinsiyet: Bay
  • Ölümlü Dünya !!!
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #4 : 20 Mayıs 2008, 12:35:34 »
okumadığım için  :P

Çevrimdışı ManSpider111

  • 1. SINIF ÜYE
  • *****
  • İleti: 21.601
  • Puan 1277
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen ÜyesiNİN BABASI ;D
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #5 : 20 Mayıs 2008, 12:38:43 »
okumana gerek yok konu başlıgından  ne oldugunu bilmiyormusun bu yazı sadece bilgi vermek için  :) :) yani burdaki soru klonlama yanlış birşeymi veya  yapılmasında sakınca yokmu  pfff bi p*k anlamıyonuz valla ;D ;D ;D ;D
Seni Unutmadık Barış Akarsu

Çevrimdışı R3s0rces

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.892
  • Puan 985
  • Cinsiyet: Bay
  • Ölümlü Dünya !!!
    • Profili Görüntüle
Ynt: klonlama / Kopyalama
« Yanıtla #6 : 20 Mayıs 2008, 12:41:39 »
 :D :D