Tümer'le Alex bir arada oynarmış!
Sezon başında bir "Alex-Tümer bir arada oynar mı?" tartışması yapıldı ama gördük ki, oynayabiliyor ve hatta oynadıkları takımı şampiyon yapabiliyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bilmem. Ben aslında bunu yazanların şimdi ne düşündüğünü merak ediyorum. Gerçek, öngörülenden bir gömlek üstündür. Siz bir şeyi öngörüyorsunuz ama gerçek olmadığını gördüğünüz zaman ne yazacaksınız, onu bilmiyorum. Şu anda ben bu yorumları yapanların neden bu soruyla gelmediklerini merak ediyorum. Tümer-Alex veya Tümer-Tuncay yan yana oynar mı? Bu polemiği oluşturmak kolay. Oynadığımızı gördükten sonra "Biz böyle düşündük ama böyle değilmiş" demedi hiç kimse. Böyle bir yorum da okumadım. İlk defa siz bu cümleyi kullanıyorsunuz.
Geçmiş sezonlara oranla daha fazla dakika alan ve daha verimli bir Tümer Metin izledik. Neler değişti de böyle oldu? Sadece takım değişikliği mi?
Takım değişikliği, belki tecrübe, belki içerideki fırtına, belki önündeki hedef ve ona koşma arzusu. Birçok sebep sayabilirim buna. Ama en başta söyleyebileceğim şey deneyim. Sahadaki duruşum ve deneyimimle performansımı 34 haftaya, 50 maça bölebilme şansını yakaladım bu sezon. Ligde sakatlıktan dolayı oynayamadığım maç yok. Sadece UEFA Kupası'ndaki Palermo maçından bir gün önce antrenmanda aldığım darbe nedeniyle forma giyemedim. Bu benim için son derece önemli. Hem 33 yaşında hem de büyük bir camiada ve çok yoğun maç trafiğinde sürekli dakika buldum. Demek ki kendime iyi bakmışım, iyi hazırlanmışım.
Bir de içerideki fırtınadan söz ettiniz.
Bir camia değiştiriyorsunuz. Ayrıldığınız camia size sırtını dönüyor ve tepki veriyor. Başka bir büyük camiaya gidiyorsunuz ve ne olduğunuz belli değil. "Tümer hoş geldi, bize çok faydalı olacak" diyen kadar "Bu adam Beşiktaşlı, senelerce canımızı yaktı, neden alındı?" diyen de vardı. Buraya da kendinizi kabul ettirmeniz o kadar kolay bir şey değil. Bir Anadolu takımına gitseniz daha kolay olabilirdi ama beklentinin çok yüksek olduğu bir yerde ve Tümer Metin ismiyle bunu sağlamak çok kolay bir şey değil. İnsanlar senelerce Beşiktaş formasıyla sizi izlemişken ya da tepki göstermişken, Fenerbahçe formasıyla ilk çıktığınızda farklı gözle bakabiliyorlar. Bunu da anlayışla karşılamak lazım. Ama ben hep işin doğru tarafındayım. İşinizi doğru yaptığınız müddetçe insanların sizi kabullenmesi de çok kolay oluyor. Fenerbahçe'ye imza attığım ilk gün "Şampiyonluk adına en iyi Fenerbahçeliden daha çok mücadele edeceğim" dedim. Bu çizgim de sezon boyunca hiç değişmedi. Mücadeleyse mücadele, onlar gibi yaşamaksa onlar gibi yaşamak, hedefe yürümekse onlarla hedefe yürümek çizgimde hiç sapma olmadı. Nihayetinde de boynuma takılan madalya ve kariyerime eklenen iki farklı takımda 100. yıl şampiyonluğu bunun meyvesini aldığımı gösteriyor.