İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - Force23

1153
SERBEST BÖLGE / OYUNSİTENİZ
« : 27 Ağustos 2007, 10:04:23 »
OYUNSİTENİZ

1154
SERBEST BÖLGE / Michael Jordan
« : 27 Ağustos 2007, 10:03:55 »
Michael Jordan

1155
SERBEST BÖLGE / FORCE23
« : 27 Ağustos 2007, 10:03:15 »
FORCE23

1156
SERBEST BÖLGE / TUPAC
« : 27 Ağustos 2007, 10:02:51 »
TUPAC AMARU SHAKUR

1157
SERBEST BÖLGE / 2pac
« : 27 Ağustos 2007, 09:58:52 »
TUPAC AMARU SHAKUR

1158
SERBEST BÖLGE / Pain
« : 27 Ağustos 2007, 00:44:35 »
They'll Never Take Me Alive  8)

1159
YEREL HABERLER / Tuğba Özay'a "deniz manzaralı" cezaevi
« : 26 Ağustos 2007, 22:41:30 »
 "Çeteye yardım ve yataklık" iddiasıyla tutuklanan ünlü manken Tuğba Özay'ın Paşakapısı Cezaevi'nden Tekirdağ'daki deniz manzaralı Kapalı Cezaevi'ne nakledilmesi planlanıyor. Nakil gerçekleşirse Özay, Tekirdağ Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan 65 kadın mahkum ile birlikte kalacak.

 
Edinilen bilgilere göre, tutuklanarak gönderildiği Üsküdar Paşakapısı Kadın Tutukevi'nde gazetecilerin rahatsızlık verdiği iddiası üzerine Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü, Tekirdağ'a nakil için bir dilekçe gönderdi. Tekirdağ'da Barbaros Caddesi üzerinde deniz kenarındaki Kapalı Cezaevi'nde ise 65 kadın mahkum bulunuyor. Eğer nakil gerçekleşirse ünlü manken Tuğba Özay, 25 kişilik kapasitesi bulunan kadınlar koğuşunda 65 kadın mahkum ile birlikte kalacak.

 
Küçük voleybol sahası ve bir bahçesi bulunan 220 kişilik deniz manzaralı kapalı cezaevi etrafında ise askeri lojmanların yanı sıra çok sayıda sivil apartmanlar bulunuyor. Tuğbay Özay'ın Tekirdağ Kapalı Cezaevi'ne gelme ihtimalinin mahkumlar arasında heyecana yol açtığı öğrenildi.

 
Ünlü manken Tuğba Özay, "Rulet" operasyonu kapsamında "çeteye yardım ve yataklık" suçundan tutuklanarak Üsküdar'daki Paşakapısı Kadın Tutukevi'ne gönderilmişti.



1160
YEREL HABERLER / Geleceğin alternatif araçları
« : 26 Ağustos 2007, 22:40:05 »
İSTANBUL (İHA) - Güneş enerjili ve yakıt hücreli araçlar İstanbul caddelerinde boy gösterdi. Şişli'den Galatasaray Lisesi önüne kadar eskort eşliğinde giden araçlar, vatandaşlardan yoğun ilgi gördü. Geçiş sırasında zaman zaman trafikte sıkışıklık yaşanırken, vatandaşlar ilginç tasarımlarıyla dikkat çeken araçların geçişini cep telefonlarıyla kaydetti.

 
Küresel ısınma etkisini her geçen gün daha da hissettirirken, Yıldız Teknik Üniversitesi Güneş Enerji Sistemleri Kulübü (YTÜ-GESK) tarafından üretilen güneş enerjili araç "Barracuda" ve yakıt hücreli araç "Hyd-R" düzenlenen organizasyonla İstanbul caddelerinde görücüye çıktı. Klima kullanılmayan araçların pilotları Cevahir Alışveriş Merkezi önünde gösteri sürüşü yaptı. İstanbul gibi metropollerde alternatif enerjilerle çalışan iki aracın konvensiyonel araçlar gibi caddelerde seyredebileceğini göstermek amacıyla gerçekleştirilen programda vatandaşlar, tasarımlarıyla da dikkat çeken araçlara yoğun ilgi gösterdi. Cevahir Alışveriş Merkezi önünden eskortlar eşliğinde hareket eden araçların yolculuğu, Osmanbey'den geçerek Taksim istikametinde İstiklal Caddesi ve Galatasaray Lisesi önünde son buldu.

Barracuda'nın pilotu Nilay Unutulmaz, aracının güneş enerjisiyle çalıştığını, güneş enerjisini depoladığını belirtti. Unutulmaz, pistte 70-80 kilometre hıza çıkan aracın 110-120 kilometreye kadar sürate ulaşabildiğini, trafikte genelde 20-30 kilometre hızla gittiklerini söyledi. Hyd-R'ın pilotu Alev Kaçar da aracın teknik özelliklerinden bahsederek çalışma koşulları hakkında bilgi verdi.

Araçların geçişi sırasında trafikte zaman zaman sıkışıklık yaşanırken, çevredeki vatandaşlar da bu ilginç araçları cep telefonlarıyla kaydetmeyi tercih etti. Konvoy Cumhuriyet Caddesi'nden Taksim Meydanı'na çıktığı sırada trafik kısa süreliğine kapatıldı. Taksim Meydanı'ndan tramvay yolunu kullanan araçlar çevredeki vatandaşların meraklı bakışları arasında İstiklal Caddesi boyunca ilerledi. Bazı vatandaşlar ise "dokunmayın" uyarısına aldırış etmeden araçlara dokunmaya çalıştı.
 
Araçları seyreden bazı vatandaşlar, "Bu araçları İstanbul trafiğinde görmek isteriz" derken, bazıları ise araçların zaman zaman felç olan İstanbul trafiğini daha da çekilmez hale getireceğini ifade etti. Meraklı vatandaşların bir kısmı ise bu arabaları kullanmak ve sahip olmak istediklerini belirtti.

2004 yılında başlayan projenin son prototip aracı olan Barracuda, hareket etmesi için gerekli olan enerjiyi üzerinde yer alan ve "güneş hücresi" adı verilen ünitelerden alıyor. Ayrıca güneş enerjisini araç içinde yer alan pillere depo ederek, güneş enerjisinin olmadığı koşullarda da hareket edebiliyor. Barracuda tek kişilik ve yarış amaçlı üretilen bir prototip olmakla birlikte toplam ağırlığı 235 kilogram. 2007 yılında TÜBİTAK'ın organize ettiği Başkent Kupası'nda ikinci, 2006 yılında ise TÜBİTAK
tarafından organize edilen Formula G 2006'da üçüncü ve aynı organizasyonun 2005 yılında yapılan yarışında ise İstanbul Park iyi tur zamanını elde etti.

 
2006 yılında başlayan projenin ilk prototipi olan Hyd-R ise, hareket etmesi için gerekli olan enerjiyi yakıt hücresinden alıyor. Araca yerleştirilen metle hidrat tüplerindeki yüksek saflıktaki hidrojen, yakıt hücresinden geçerek motorun hareket etmesi için gerekli olan elektrik enerjisini üretiyor, Hyd-R, alışılmışın dışındaki tasarımı ve boyutları ile ilgi çekiyor. Tek kişilik aracın toplam ağırlığı 116 kilogram. 2007 Temmuz ayında TÜBİTAK tarafından yapılan Hidromobil yarışı Başkent Kupası'nda
birincilik elde etti.

 
İstiklal Caddesi'nde 3 gün boyunca sergilenecek araçlar, ardından Metrocity Alışveriş Merkezi'nde gösterime sunulacak.



1161
YEREL HABERLER / İşte "helal gıda" standartları
« : 26 Ağustos 2007, 22:39:47 »
ANKARA (ANKA) – Türkiye'de yakında uygulanacağı belirtilen Helal Gıda Standardı üzerine tartışmalar sürerken Müslümanların yaşadığı birçok Avrupa ülkesinde helal gıdaya ilişkin kurallar yürürlükte bulunuyor.

İngiltere'de yürürlükte olan Gıda Yasası Uygulama Rehberi'nde yer alan helal gıda standardına göre, kesilecek hayvanın bıçağı bilenirken görmemesi de bulunuyor.

İngiliz kamu görevlilerinin denetim yaparken kullandıkları Gıda Yasası Uygulama Rehberin “Gıda Yasası Uygulayıcıları için Helal Gıda Konuları” üzerine hazırlanan ekine göre, kesimi İslami kurallara göre yapılmamış, sağlığı bozan, kirli ve tüketim için uygun olmayan etler helal sayılmıyor. Rehberde, son kullanım tarihi' geçen etler de helal olarak nitelendirilemiyor. Bir Müslümanın haram yiyecek satması ciddiye alınıyor, hile ve aldatma olarak değerlendiriliyor.

Rehberde Kur'an-ı Kerim'in diğer maddeler yanında domuz, kan, kokmuş et ve alkol tüketimini yasakladığı, bir gıdanın helal olması için içinde bulunan malzemelerin de helal olması gerektiği belirtildi.

Bir gıdanın helal olması için hazırlama, işleme, arıtma, imalat, paketleme, depolama, ithalat, dağıtım, taşıma, ulaştırma, satış aşamasında başta temizlik diğer koşullara uyulması gerekiyor.

1162
YEREL HABERLER / Sıcağa dayanamayan hemşire hastanelik oldu
« : 26 Ağustos 2007, 22:39:33 »
BURSA (İHA) - Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde bir hemşire, aşırı sıcakların etkisiyle yol ortasında fenalaştı.

Köylü pazarına alışverişe çıkan emekli hemşire Ümmüş G., aniden fenalaşınca yardımına önce pazarcı esnafı koştu. Ümmüş G., daha sonra 112 ambulansıyla kaldırıldığı Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.


1163
KAHRAMANMARAŞ (İHA) - Kahramanmaraş'ta 4 yaşındaki bir çocuk başına mezar taşı düşmesi sonucu yaralandı.

Edinilen bilgilere göre olay, Şeyh Adil Mezarlığı'nda meydana geldi. Geçimini mezar yaparak sağlayan Ömer Pişkin 4 yaşındaki oğlu Cuma ile birlikte sabah saatlerinde çalışmak üzere mezarlığa gitti. Ömer Pişkin mezar yaparken oğlu Cuma ise oynamaya başladı. Mezarlık içerisinde oynarken küçük Cuma'nın başına mezar taşı düştü. Oğlunun acı içerisinde kıvrandığını gören baba Ömer Pişkin oğlunu Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'ne getirdi. Başından yaralanan ve hastanede tedavi altına alınan Cuma Pişkin'in sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

1164
YEREL HABERLER / Son bir kale daha gitti
« : 26 Ağustos 2007, 22:39:04 »
Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, bugün "Son kale daha gitti" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Başbakan Erdoğan' da bugün yaptığı konuşmada, Ekşi'nin yazısına yanıt verir nitelikteydi. İşte Oktay Ekşi'nin bugünkü yazısı:

KIRMIZI çizgileriyle meşhur Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül daha Çankaya'ya çıkmadan, Amerika'daki Yahudi cemaatine ait "Anti Defamation League" (İftira ve İnkárla Mücadele Birliği) isimli lobi kuruluşu, kendisine muhteşem bir hediye sundu:

Yıllardır bizim "Onlar trajik olaylardır. Türkler ve Ermeniler karşılıklı olarak birbirini öldürmüştür. Ama bu hiçbir zaman soykırım değildir" dediğimiz olaylara ABD'deki bu kuruluş da bundan böyle "soykırım" diyecekmiş.

Neyse ki bu Anti Defamation League'e ağır bir mektup yazıp "Nasıl böyle bir açıklama yaparsınız?" diye soran bir Jak Kamhi'miz var. Jak Bey sormakla kalmadı onlara:
"Almanya'daki bir Musevi ne ayaklandı, ne toprak istedi, ne de kimseleri yaraladı. Yalnızca kökenlerinden dolayı, "genlerinden" dolayı yok edildiler. Türkiye'de ise öyle bir şey olmadı. Bunlar ayaklanıp toprak istediler. Savaştılar. İnsan öldürdüler. Elbetteki bunun karşılığında da direnç gördüler. (O nedenle) buna 'soykırım' denemez" dedi.

Dedi ama bilelim ki "bilim adamı" kisveli bir "tetikçi"nin Amerika'daki en güçlü savunucularımızdan Holdwater'ı devre dışı bırakmasının ardından bu ikinci darbe, Türkiye açısından en önemli bir kalenin daha yıkılması anlamına gelmektedir.

ABD Temsilciler Meclisi'ne verilen ve düne kadar 225 imzaya ulaşan bir öneri "Kongre'nin, Ermenilerin maruz kaldığı olayları soykırım olarak tanıdığını" ilan edecekleri günü bekliyor.

Öyle tahmin ediyoruz ki, Sayın Gül Çankaya'ya çıkar çıkmaz Kongre kendisine bu hediyeyi sunacaktır.
Gördüğünüz gibi bu iktidarın "çok başarılı" dış politikası sayesinde 7 milyon kadar masum Yahudiyi fırınlara doldurup yakan, gaz odalarında boğan Almanlar'la aynı hizaya geldik.

Yeri gelmişken bir parantez açıp soralım:
Onlara neden Alman yerine Naziler deniyor da, bize gelince suçlu tüm Türkler oluyor?

Gördüğünüz gibi, biz yıllardır "her türlü tedbir alınmıştır" benzeri boş laflarla vakit öldürürken Ermeni lobisi tek tek bütün kaleleri zapt etti.
İyi anımsarız... Son olarak Sayın Abdullah Gül'e "Doğan Medya Grubu mensuplarına özel bilgi vermek" amacıyla geçen yıl İstanbul'da yaptığı konuşma üzerine, bu gelişmeleri işaret ederek "Hükümet olarak ne yapmakta olduklarını" sormuş, aynı boş yanıtlardan birini almıştık.

Son olarak somut bir adımı geride kalan mart ayında atacaklardı. Artık siyasi yoldan sonuç alamayacağımızı onlar da görmüş olmalılar ki, tek çare olarak Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na başvurma hazırlığını tamamlanmak üzere olduğunu, 23 Mart 2007 tarihinde bizzat Abdullah Gül ilan etmişti. Hatta "kararın yakında kamuoyuna duyurulacağını" söylemişti.

Ne oldu?
Belli ki bir karar veremediler. Yani oradaki kırmızı çizgi de kağıda düşmeden uçtu gitti.
Hele bir ABD Kongresi de "soykırım"ı kabul etsin... Sıra "tazminat" taleplerine, "AB'ye kabul için, siz de soykırımı kabul edin" dayatmalarına gelince biz göreceğiz kırmızı ışıkları...