zico ile vedalaşmak şart!
--------------------------------------------------------------------------------
Sivasspor maçının ardından Fenerbahçe Teknik Direktörü Zico’nun artık gönderilmesi gerektiğini yazmıştım. Yazıyı yazdıktan sonra bir süre kendi kendime kızdım: “Bir maç sonucuna göre teknik direktör değiştirilmesini istemek ne kadar doğru” diye söylendim durdum.
Bursaspor maçının ardından Zico’nun basın toplantısını izlerken söylediklerini duyunca rahatladım.
“Acaba haksızlık mı ediyorum” duygusundan kurtuldum.
Hayır, haksızlık etmiyormuşum. Zico gerçekten de bulunduğu görevin farkında değilmiş.
Zico, yenilginin nedenlerini açıklarken takımın UEFA kupası maçından sonra konsantrasyon sorunu çektiğinden, yorgunluğundan söz etti.
Bu gerekçeyi, bu Türkiye Ligi’nde söyleyecek en son kişinin kendisi olması gerektiğinin farkında bile değildi.
Fenerbahçe’nin elinde iki ayrı takımı çıkaracak kadar geniş bir oyuncu potansiyeli var.
Ve emin olun ki, her iki takım da iyi bir teknik direktörün elinde şampiyonluk yarışında kendini gösterebilir.
Mourinho, anılarını yazdığı kitabında Porto’ya iki yıl üst üste Avrupa zaferi kazandırmasının sırrını kadroyu geniş olarak kullanmasıyla açıklıyor.
Böylece oyuncular sıranın kendilerine geleceğini biliyorlar, yorgunluktan kimse söz etmiyor ve takım bir bütün olarak her hafta mücadeleye hazır oluyor.
Fenerbahçe’nin bu yılki geniş kadrosuyla gayet kolayca altından kalkabileceği bir durum mental ve fiziksel yorgunluk tehlikesi.
Bütün yorumcular Fenerbahçe’nin orta sahasında ciddi problem olduğunu yazıyorlar.
Deivid’in top almak için orta sahaya kadar gelmesinden, rakibin ataklarına önde basılmamasından, Aurelio’nun çok geriye gelmesinden söz ediyorlar.
Bunu düzeltecek çare de yedek kulübesinde oturuyor. Serkan, Selçuk, Kemal, Olcan gibi isimler unutulmuş gibi sanki.
Ve Bursaspor maçında yapılan değişiklikler de var.
Lugano’nun çıkıp yerine Uğur’un girmesi, Ümit’in stopere kaydırılması... Tuncay’ın çıkarılıp, Tümer’in girmesindeki yanlışlıklar çok açık.
Zico, “Fenerbahçe bu maçı 1-0 kaybetse ne olur, 3-0 kaybetse ne olur” diye düşünmüyor bile.
1-0 gerideyken geride ille de dört kişi mi beklemek gerekiyordu?
Tümer’in oyuna alınması için Tuncay gibi rakip defansı dağıtıp, karıştıran bir oyuncunun çıkması şart mıydı?
Rakip ceza sahasına ortalanan toplara kafa vurabilecek Lugano’nun çıkması mı gerekiyordu?
Uğur’un özelliklerinden yararlanmak gerekiyorduysa Ümit’in çıkarılması yeterli değil miydi?
Aziz Yıldırım, Zico’nun gitmesi gerektiğini söyleyenlere kızıyor ama bir daha söyleyeceğim: Zico gitmeli.
Fenerbahçe’nin puan cetvelindeki yerine kanmayın, çünkü daha Beşiktaş, Trabzonspor, Galatasaray ve Vestel Manisa gibi takımlarla oynanmadı.
Bunlar kendi aralarında oynadılar ve ciddi puan kayıpları yaşadılar.
Gerçek durum ilk yarı tamamlandığında görülecek ve eminim ki, o tablo kimseyi tatmin etmeyecek.
Eder’in gol sevincine neden kızıyorsunuz?
Konyaspor’lu Eder’in Galatasaray’a attığı golden sonra yaptığı hareketlere, tribünlerdeki taraftarların gösterdiği tepkiyi anlayabilmek mümkün.
Gol yemenin siniriyle her taraftar grubu böyle bir tepki gösterebilir.
Benim anlayamadığım sahada profesyonel olarak oynayan bazı Galatasaraylı futbolcuların da Eder’in üzerine yürümeleri.
Yıllardır fırsat bulduğum her maça giderim.
Ali Sami Yen’de, İnönü’de, Saracoğlu’nda, Avni Aker’de, 19 Mayıs’ta çok maç izledim.
Her maçtan önce taraftarların tribünlere çağırdığı futbolcuların “oley” çekilirken aynı hareketi üçer kere tekrarladığının tanığıyım.
Rüştü gibi tribünleri alkışlayarak selamlayan futbolcuları bir kenara bırakalım. Onlar bu el hareketini yapmamakla doğru yapıyorlar.
Ama başta Eder’e saldıran Ümit Karan olmak üzere Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu o kadar çok futbolcu var ki, aynı hareketi tribünlerin çağrısıyla yapmakta bir sakınca görmüyorlar.
Kendisi o hareketi rahatça yapanların, Eder’e kızmaya ne hakları var?
UEFA kupası kolay mı dediniz?
Dün çekilen kuralardan sonra Fenerbahçe’nin UEFA Kupası’nda hiç şansının olmadığını düşünüyorum.
İstanbul’da oynanacak Palermo ve Frankfurt maçlarından puan alınabilirse ne alâ. Ama Newcastle ve Celta Vigo deplasmanlarından az gollü yenilgi ile çıkmak bile iyi sayılır.
Geçen sezon olsaydı Fenerbahçe’nin az da olsa bir şansı olabileceğini düşünürdüm.
Ama bugünkü Fenerbahçe’nin oyun planlarına ve oyuncuların futbol oynama isteklerine bakarak söylüyorum ki şansımız sıfır!
“Şampiyonlar Ligi zor, biz daha kolay olan UEFA’ya yüklenelim” diyenlerin bu grup kurasından sonra ne düşündüklerini de merak ediyorum.
Sanıyorum “artık önümüzdeki maçlara bakacağız”dan başka bir söz duyamayacağız onlardan. (mehmet yılmaz ) FANATİK