530
« : 17 Eylül 2007, 15:46:22 »
Fotoğraf sanatçısı Nihat Odabaşı, Müzeyyen Senar ve Elizabeth Hurley ile gerçekleştirdiği çekimleri ilk kez Kelebek’le paylaştı.
Özellikle Senar çekimlerini yere göğe sığdıramayan ünlü fotoğrafçı, "Bu iki önemli isimle çekim yapmak çok keyifli bir şeydi. Ama Müzeyyen Senar’ın fotoğrafları beğenmesi, benim için her şeyden daha önemli" diyor.
n Elizabeth Hurley ile Çeşme’de bir çekim yaptınız. Biraz bu çekimden söz eder misiniz?
- Elizabeth ile hem kendi adını taşıyan plaj kıyafetlerinin 2008 katalog çekimlerini yaptık hem de Avusturya’daki dergilerde yayınlanmak üzere özel bir çekim gerçekleştirdik. Uzun zamandır bu çekim için görüşüyorduk zaten...
n Neden Çeşme?
- Aslında bu çekimler İngiltere’de yapılacaktı. Fakat ben yurt dışında çok mutlu olmuyorum. Bir de o tarihlerde Çeşme’de çok yakın bir arkadaşımın düğünü vardı. O düğünü bırakıp gidemezdim. Bunu Elizabeth’le paylaştım, o da sürpriz yapıp benim bulunduğum yere, yani Çeşme’ye geldi. Beş gün süren keyifli bir çekime imza attık.
n Bu çok keyifli bir şey olsa gerek; yani dünyaca ünlü bir isim sizinle çekim yapabilmek için sizin şartlarınıza uyuyor.
- Evet, keyifli bir durum. Ama Elizabeth fotoğraf çekimlerini üç kişiyle yapıyor. Bu üç kişiden biri olmak, heyecanlı bir durum tabii ki. O benimle çalışmak istedi, İngiltere’ye gidemeyeceğim için sürpriz yapıp ailesi ve 20 kişilik ekibiyle buraya geldi. Ne dediysem yaptı. Bunlar hoş şeyler.
n Bildiğim kadarıyla çekimlerde sizin kurallarınız geçerlidir. Karşınızdakinin işinize karışmasına izin vermezsiniz. Bu kurallar dünya starları için de geçerli mi?
- Tabii ki. Mesela geçen çekimde biraz gerilmiştik. O başka bir şey istemiş, ben de "Mümkün değil" demiştim. Bu kapris falan değil. İyi iş yapabilmem için her şeyi kontrol altında tutmam lazım.
n Bu ve bunun gibi yurtdışı çekimlerinden iyi para kazanıyor musunuz?
- Evet. Bir kere telif hakkım var. n Elizabeth Hurley, Türkiye’den nasıl ayrıldı?
- Çok keyifli geldi, öyle de ayrıldı. Eşi ve oğlu yanındaydı. Alaçatı’da bir arkadaşımın evinde konakladı. Çok güzel ağırlandı. Giderken "Bir dahaki çekimi de burada yapalım" dedi.
n Çeşme diye yazacak mı fotoğrafların altında? Çünkü ülke tanıtımına da katkısı olur bu işin...
- Tabii ki yazacak. Hatta Elizabeth kendi eliyle kağıtlara yazdı "Turkey, Cesme 2007" diye...
n Nihat Odabaşı fotoğraf sanatına ne kattı?
- Türkiye’de fotoğrafçılığa saygı duyulmasını öğrettiğimi düşünüyorum. Arka plandaki fotoğrafçının ön plana çıkabildiğini gösterdim.
n Diyelim ki Gülben Ergen, size değil de bir başkasına fotoğraf çektirdi. Buna bozulur musunuz, yoksa yeni isimlerin çıkmasından mutlu mu olursunuz?
- Kalbim kırılır ama bozulmam. Ben çalıştığım insanları çok sahipleniyorum.
n Sanatçıların, "Aman Nihat ne der" deyip başka birine gidememe ya da sizden çekinme durumu yok yani...
- Benim hayatımda insanları cezalandırmak diye bir şey yok. Benim öyle açık saçık tehlikeli kareleri kasaya atmak gibi huylarım da hiçbir zaman olmadı, olmayacak.
n Peki... Gelelim Müzeyyen Senar fotoğraflarınıza. Bu fotoğrafları Müzeyyen Hanım felç geçirmeden birkaç gün önce çektiniz. Nasıl bir araya geldiniz?
- Müzeyyen Senar ile çalışmayı zaten çok istiyordum. Bir gün kızı Feraye geldi ve "Annem için fotoğraf çektirmek istiyoruz. Bütçeniz nedir?" diye sordu. Ben de böyle bir şeyin söz konusu bile olmayacağını söyledim. Müzeyyen Hanım benimle çalışmak isteyecekti ve ben ondan para alacaktım; bu mümkün değil. Randevulaştık ve İstanbul’daki Film Sokağı’nda buluştuk. Karşımda dağ gibi, müthiş enerjili bir kadın duruyor. İlk başta çekindiğim için yanına gidemedim. Sonra bana saçını nasıl istediğini söyleyip, ardından da vücudunu gösterdi ve "Bak bak, Arko’yla oldu bunlar" diye bombayı patlattı. Çok neşeli, esprili bir kadın.
n Kaç saat çalıştınız?
- 5 saat kadar çekim yaptık.
n Sizinle çalışmayı kendisi mi istemiş?
- Kızı Feraye, annesine sürpriz yapmak istemiş. Ben fotoğrafları hastalığından önce çektim ve Feraye’nin ya da kendisinin izni olmadan bunları kimseye vermedim. Bu fotoğraflar yaklaşık 5 aydır bende duruyor. Yoğun bakımdan önce ilk söylediği "Şu çocuğa söyleyin, delirtmesin beni de fotoğrafları versin. Mendil salladığım fotoğrafları görmedim, özellikle onları istiyorum" demiş. Hastaneden çıktıktan sonra fotoğraflar apar topar yapıldı, bastırıldı ve İzmir’e, evine gönderildi. Daha fazla istedi, onlar da gitti. Demek ki çok beğendi. Onun beğenmesi de beni çok mutlu etti.
n Şimdi bu fotoğrafları bizimle paylaşıyorsunuz. Ona moral vermek mi istiyorsunuz?
- Öncelikle şunu söylemek isterim ki, Müzeyyen Hanım’ı çekmek kariyerim için değil ama kalbim için çok önemliydi. Bu kareler ne basında yer aldı, ne bir maddi gelir beklendi. Fotoğrafların şimdi yayınlanmasını istememin sebebi, moralsiz olduğu şu günlerde kendini en güzel haliyle gazetelerde görmesini istemem... Eminim sağlığına tekrar kavuşacaktır. Tekrar en mutlu günlerine dönecektir.
n Bir tarafta Müzeyyen Senar, diğer tarafta Elizabeth Hurley... Bunlar her fotoğrafçının rüyalarını süsleyen çalışmalardır herhalde...
- Benim için çok keyifli bir şey. Ama Müzeyyen Senar’ın fotoğrafları beğenmesi, her şeyden daha önemli.
Ben de sergi açacağım
n Nihat Bey, neden Okan Bayülgen’in yaptığı gibi farklı bir çekim yapıp, sergi açmayı denemiyorsunuz?
- Bu sezon teslim etmem gereken işleri bitirir bitirmez, iki yıl gibi ciddi bir ara vereceğim ve hayatımda hep hatırlamak istediğim işi yapacağım. Çektiğim fotoğraflar, sezon geçtikten ya da yeni albüm çıktıktan sonra çöpe atılıyor, tekrar kullanmıyorlar. O yüzden, yıllardır biriktirdiklerimi yansıtan bir fotoğraf sergisi açmak istiyorum.
Dekolte pozları bahçemde yakardım
n Birçok ünlünün istemeden verdikleri dekolte pozlar da yansımıştır objektifinize. Onları nerede saklıyorsunuz?
- Hepsini yok ederim.
n Bu hırsıza karşı bir önlem mi?
- Evet.
n Nasıl yok edersiniz?
- Film çekerken, onları makasla paramparça eder, sonra belirli günlerde bahçemde yakardım. Şimdi dijitaller var, onları da hemen siliyorum. Hiçbir bilgisayarda bu fotoğraflar kalmaz. Özel olan fotoğraflar da bir DVD’ye yüklenir, kişiye gönderilir, bizde de çöpe atılır. Arşivimde hiçbir özel işi tutmam. Bir sürü mankenle özel çekimler yaptık. Hepsi çöp, hepsi yok oldu.