İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - ***ALfoNSo***

625
DÜNYADAN HABERLER / Paris’ten Ankara’ya yeni AB sinyali
« : 14 Eylül 2007, 15:54:04 »
Fransa’nın Avrupa işlerinden sorumlu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Jean-Pierre Jouyet, AB’nin bundan sonraki genişleme süreçlerinin referanduma sunulmasına ilişkin Fransız anayasasında mevcut maddenin kaldırılabileceği sinyali verdi.

PARİS - Jouyet, Fransa’da kurumsal reformlar üzerine çalışan bir komiteye yaptığı açıklamada, söz konusu anayasa maddesinin “gelecekte AB üyelikleri tartışılmaz olan ülkelere karşı Paris’i zor durumda bırakabileceğini” söyledi. Jouyet, amaçlarının genişleme süreci konusunda referandum düzenlenmesini mutlaka ortadan kaldırmak değil, bir ülkenin üyeliğinin referaduma sunulması inisyatifini cumhurbaşkanına bırakmak olduğunu da sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de geçtiğimiz aylarda söz konusu anayasa maddesinin kaldırılabileceği sinyali vermişti. 


AB’nin bundan sonraki genişleme süreçlerinin halk oyuna sunulması fikri Fransız halkının 2005 yılında Avrupa Anayasası’nı reddetmesinin ardından eski cumhrubaşkanı Jacques Chirac tarafından gündeme getirilmiş ve aynı yıl anayasaya bu konuda bir madde eklenmişti. O dönem, Anayasa değişikliğinin büyük ölçüde Türkiye’nin gelecekteki olası üyeliğini engellemek için yapıldığı yorumları yapılmıştı.

Fransız basını, Sarkozy yönetiminin bu yeni çıkışının ardında, AB içinde puan toplama ve Türkiye’yle gergin olan havayı yumuşatma düşüncelerinin yattığını, Türkiye’nin giderek kendi içine kapanmasından endişe duyan Washington’ın da bu hamleden memnunluk duyacağını yazıyor.

Ankara’nın AB’ye tam üyeliğine karşıtlığını her fırsatta dile getiren Sarkozy, geçtiğimiz haftalarda da AB ile Türkiye arasındaki katılım müzakerelerinin 35 başlığından 30’una ilke olarak engel olmayacağını bildirmişti

626
DÜNYADAN HABERLER / ABD Irak’tan 30 bin asker çekecek
« : 14 Eylül 2007, 15:52:51 »
ABD Başkanı George Bush, ABD ordusunun Irak’taki komutanı General David Petraeus’un tavsiyeleri doğrultusunda, yaza kadar Irak’tan 30 bin asker çekileceğini açıkladı. Bush’un açıklamaları Demokratları tatmin etmedi.

WASHINGTON - ABD Başkanı George Bush, gelecek Temmuz’a kadar yaklaşık 30 bin askerin kademeli olarak çekilmesini öneren ABD kuvvetlerinin Irak’taki komutanı Orgeneral David Petraeus’un tavsiyelerine uyacağını açıkladı. Bush’un açıklamasına göre 5 bin 700 asker bu yıl içinde geri dönecek

Bush’un çekilme yönüdeki açıklamalarına Irak’ta yine de 130 bin civarında askerin kalacağını gösteriyor.

ABD Başkanı böylece hem Irak’ta mümkün olduğu kadar çok asker tutma yönündeki politikasını koruyacağına işaret etti, hem de sembolik miktarlarda asker çekileceğini duyurarak kamuoyunun baskısını hafifletmeye çalıştı.

Bush, “Askerlerin dönmesi konusunda kararlarım başarı prensibine dayanacak. Daha fazla başarı daha fazla askerin eve dönmesini sağlayacak” dedi.

Bush, ayrıca kendi süresinin bitiminden sonra da Irak’ın ABD’nin askeri desteğine ihtiyacı olacağını kaydetti ve Irak’ta uzun süreli kuvvet bulunduracaklarının işaretini verdi.

ABD Başkanı, konuşmasında İran ve Suriye’yi uyarmayı da ihmal etmedi. Bush, iki ülkenin Irak hükümetini zayıflatma çabalarına son vermesi gerektiğini belirtti.

Bush’un konuşması Demokratları tatmin etmedi. Demokratlar adına Bush’u yanıtlayan senatör Jack Reed, Başkan’ın yanlış politikalarını sürdürdüğünü ve Demokrat Parti’nin çok daha hızlı asker çekme takvimi üzerinde ısrar edeceğini söyledi.


627
BM Genel Kurulu bir oylama yaparak dünyada nüfusu 370 milyonu bulan yerli halkların haklarını koruyan bir deklarasyonu kabul etti.

NEW YORK - Merkezi Cenevre’de olan BM İnsan Hakları Konseyi tarafından Haziran 2006’da kabul edilen deklarasyon, yerli halkların toprak ve doğal kaynak haklarını da içeren tüm insan haklarını koruma ve geliştirme amacını taşıyor.

BM Genel Kurulu’nda bugün yapılan oylamada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 143 ülke deklarasyonun kabulü yönünde oy kullanırken, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda “hayır” oyu, 11 ülke ise çekimser oy kullandı.

BM Genel Kurul Başkanı Şeyka Haya Raşid El Halifa, deklarasyonun kabulünden sonra yaptığı açıklamada, deklarasyon kabulünün yerli halkların haklarının korunması açısından önemli bir adım olduğunu, ancak yerli halkların dünyada hala yoksulluk, ayrımcılık ve insan hakları ihlallerine maruz kaldığını belirtti.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ise yaptığı açıklamada deklarasyonun kabulünden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Ban, BM’ye üye ülkeler ve sivil toplum örgütlerine de çağrıda bulunarak yerli halkların haklarının uluslararası insan hakları ve kalkınma gündemleriyle bütünleşerek gerçeğe dönüşmesi gerektiğini ifade etti.


628
İsrail savaş uçaklarının Suriye’nin kuzey doğusundaki askeri mevzilere yönelik başlattığı hava saldırısının yapısı şu ana kadar netlik kazanmadı. Zira İsrail tarafı adeti olmadığı üzere tam bir sessizlik yürütüyor.

LONDRA - Suriye tarafı ise adeti olmadığı üzere birkaç saat sonra saldırının vuku bulduğunu itiraf etti ancak bombalanan hedeflerin türüne dair hiçbir ayrıntı vermedi.

Bu kasıtlı gizemlilik, kehanetlere alan açtı. Gece yapılan İsrail saldırısının İran’ın füze üslerini imha etmek için yapıldığını ifade edenler bulunurken bazıları da daha da ileriye giderek saldırının Suriye savunma sistemini deneme amaçlı, kasıtlı bir girişim olduğu görüşünü taşıdılar.

Kesin olan şu ki bu saldırı ve Suriye sınırının öbür tarafındaki büyüyen bütün İsrail konuşlanması, Washington’un İran, Suriye, Hizbullah ve Hamas hareketinden oluşan ‘şer ekseni’ olarak adlandırıldığı güçlere yönelik beklenen savaş hanesine girmektedir.

Suriye hükümeti, kimsesiz Nuri El Maliki hükümetiyle diplomatik ilişkiler kurmak, Irak’a komşu ülkelerin uzmanlar düzeyindeki konferansına ev sahipliği yapmak, teröre karşı savaşta ciddiyetle işbirliği yapmak, gönüllülerin Irak direniş hareketlerine katılmak için sızmalarını engellemek amacıyla sınırlardaki güvenliği arttırmak ve son olarak ABD işgalinin çıkardığı mezhepçi iç savaştan kaçan 1,5 milyondan fazla Iraklıyı karşılamak da dahil savaş hayaletini uzaklaştırmak ve kendisine yönelik Amerikan düşmanlığını hafifletmek için elinden gelen ve gelmeyen her şeyi yaptı.

Suriye’nin bu olumlu tutumları, ABD yönetimi ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın kurduğu ılımlılar kanadı yanlısı birçok Arap müttefik nezdinde karşılık bulmadı. Suriye siyasi ve askeri olarak Amerikan ateş çemberi içinde kaldı.

Suriye’ye yönelik Amerikan-İsrail sıkıştırması, İran nükleer dosyasının barışçıl araçlarla çözümü amaçlı bütün diplomatik çabaların çıkmaz yola girmesi sonrası İran’a yönelik savaş ihtimallerinin artmasıyla birlikte peyderpey ilerliyor. Ortada bu hususta aşağıdaki noktalarda ele alacağımız birkaç gösterge bulunuyor:

 ABD yönetimi şu ana kadar Suriye ile diyalog kapısı açma veya gelecek Kasım ayında Arap ve uluslararası çevrelerin katılımıyla Washington’da yapılması niyetlenen barış konferansına katılması için davette bulunmaya yanaşmadı. Oysa Suriye sadece bütün önceki savaşlara katılmış olması sebebiyle değil, aynı zamanda topraklarının işgal altında bulunması sebebiyle barışçıl çözümde esaslı unsurdur.
 Suriye hali hazırda uluslararası tecritten daha sert bir Arap izolasyonu yaşıyor. Zira Arap rejimleri ve özellikle de ılımlılar eksenine girenler, Suriye yönetimiyle üst düzeyde ilişkiye geçmekte temkinliler ve bizler burada özellikle de Mısır ve Suudi Arabistan yönetimlerinden bahsediyoruz.
 Suudi Arabistan krallığının Lübnan gazetelerinde Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları ele almak için Riyad’a gitme kararlığına dair sızan haberleri öfkeli şekilde yalanlaması. Suriye hükümeti bu ziyaretin kararlaştırılmadığını ifade etti ancak Suudi tarafı bunu tamamen reddetti. Önemli olan bu rahatsızlığın ilişkilerde biriken krizi yansıtması. Çünkü görüldüğü üzere Suudi tarafı böyle olmasını istiyor.
 İsraillilerin, Suriye’nin işgal altındaki Golan tepeleriyle ilgili görüşmelere şartsız yeniden başlanılması yönündeki bütün tekliflerini açık Amerikan baskısıyla reddetmesi, Suriye’ye karşı ABD destekli ve aynı zamanda Suudi ve Fransa korumasından beslenen Lübnanlı gruplar tarafından tahriklerin sürmesi.
 İsrail gazetelerinin Suriye’nin Rusya’dan silahlar alması ve Rus füze sistemiyle yeni anlaşma imzalaması, Moskova ve Şam’ın, Suriye’nin 10 milyar dolarlık borçlarının silinmesi karşılığı Tartus ve Lazkiye’de iki Rus askeri üssü kurulması yönünde anlaştıklarına dair kasıtlı sızdırmalar yayınlaması.
 ABD ve İsrail’in, Suriye’ye yönelik Hizbullah’ı modern silahlar ve füze anlaşmalarıyla donattığına, işgal Filistin topraklarındaki Hamas hareketini finanse ettiğine dair suçlamalarının dozunun yükselmesi ve konunun Hizbullah savaşçılarının İsrail’in geçen yılki Lübnan saldırısı sırasında Mirkava tanklarıyla mücadelede elde ettiği büyük başarıların, Suriye’nin verdiği Rus füzeleri sayesinde gerçekleştiğini ifade etmeye kadar varması. İsrail askeri sanayisinin övünç kaynağı olarak görülen bu tankların etkisini ortadan kaldırmadaki yüksek kabiliyet, İsraillilerin beklemediği bir sürpriz olmuştu.

Anlatılanlar özetlenecek olursa; Suriye hedef. İsrail-ABD paktı tarafından hedef olduğu gibi Arap rejimlerince de hedef. Bu yüzden İran ile ABD yönetimi arasında patlak verecek yeni savaşta Suriye temel adres olacak. Bu yüzden Suriye’ye karşı daha fazla Arap ablukası, siyasi ve diplomatik tecrit, savunma gücünü yoklamak hatta savaşa çekmek için kışkırtmak amacıyla daha fazla İsrail saldırısı bekleyebiliriz.

Suriye yönetimi bu kışkırtmalara şu ana kadar direndi ve resmi açıklamalarında bütün İsrail saldırılarında sürekli kullandığı ifadeleri kullandı. Yani ‘uygun zamanda ve yerde karşılık verecek’. Fakat şartlar uzun süre bu şekilde süremez. Çünkü ABD ve İsrail tarafları bölgedeki savaşsızlık ve barışsızlık halini taşımak için yeterli zamana sahip değiller. Bölgedeki durum Amerikan projesinin Irak’ta siyasi ve askeri şıklarıyla başarısız olduğunu, El Kaide ve diğer köktenci grupların güç ve nüfuz bakımından arttığını teyit ediyor. Dahası bu örgüt hızlı şekilde İsrail sınırına yaklaşmaya, Lübnan ve Gazze’de hatta yakında Ürdün’de kendisine yer bulmaya başladı.

ABD yönetimi, Irak’ta vekaleten savaşa girdiği, modern silahlar ve patlayıcılarla direnişini Sünni ve Şii kollarını donattığı yönündeki suçlamaları tırmandırarak çatışma anının yaklaşmasıyla birlikte İran’a karşı savaşına hazırlanmaya başladı. İran’a yönelik Afganistan’da Taliban hareketini desteklediğine dair benzer suçlamaların son zamanlarda yüzeye çıktığı dikkat çekiyordu.

Suriye yönetimi, birçok karta sahip. En belirginleri iç cephesinin gücü ve insan hakları ihlalleri bağlamındaki birçok tecavüzün yaşanmasına rağmen güçlü bir iç muhalefetinin olmaması. Çünkü Suriye halkı Irak tarzı bir Amerikan değişimi istemiyor ve rejim Irak’ta ABD ve Filistin’de İsrail projeleriyle yüzeysel de olsa minimum düzeyde çatışmanın gereklerini oluşturuyor.

Suriye geçen beş yıl zarfında sınırlı imkanlar dahilinde, İran ve Rusya’dan doğrudan destekle askeri tersanesini modernleştirmeye kendini vakfetti. İran’a yönelik savaş kıvılcımının açılması durumunda uzun süre bahsini ettiği İsrail kışkırtmalarına uygun yanıt verme anı gelebilir. Çünkü Suriye rejimi, ABD bu savaşı kazanırsa iktidarda kalmayacağını biliyor. Irak savaşından dersler çıkardı ve ibretler aldı. Bu yüzden füzelerini tek bir yöne yani İbrani devletine ve tıpkı Hizbullah’ın yaptığı gibi derinliklerine çevirebilir.

İki önemli silah Suriye’nin temel güç kaynağı. İlki İsrail’in Suriye’nin sınırlarına yakın başarısız bir devlete, her türlü ideoloji ve inançtan aşırılıkçı örgütlerin üssüne dönüşmesi ve kendisine yönelik savaşın hareket noktası olarak alınması. İkincisi ise dev modern silah tersanesi. Şayet Hizbullah, Hayfa ve ilerisine attığı dört bin füzenin dışında yirmi bin füzeye sahipse acaba Suriye kimyasal ve nükleer başlıkla donatabileceği benzer kaç füzeye sahiptir?

Askeri mücadelenin geri sayımı Suriye’ye yönelik son İsrail saldırısıyla başladı. Zira bu saldırı İran’ı vurma amaçlı yeni İsrail koridorunun ve Suriye’nin bu koridoru engellemek için hazırlık boyutunun denemesiydi. Böylece İsrail bir taşla iki kuş vurmuş olacak; yani Suriye ve İran’ı. İsrail uçaklarının yakıt depolarından kurtulmaları ise bu koridoru kullanamayacaklarının kanıtı. İran’a müttefik ılımlı ülkelerin topraklarından geçmesi gerekecek.

Belki Suriye bu savaşı kaybeder ancak kesin olan şu ki en büyük zararı İbrani devleti görecek ve yıpratıcı bir savaştan yaralı hatta belki ölü olarak çıkacaktır.

Hasan Nasrallah büyük sürprizden bahsettiği zaman bunu kast ediyordu. Bütün raporlar Hizbullah’ın geçen yazki savaşa hazır olmadığını ancak buna rağmen kazandığını ve şu an hazır olduğunu ve güvenilir kaynaklara göre gücünü beşe katladığını teyit ediyor. Bu yüzden sonuçlar birçoklarının beklediği gibi olmayacak. Suriye’nin önünde bu kez, şayet patlak verdiği takdirde, savaşa girmek dışında bir seçenek bulunmamaktadır. Çünkü Suriye, tersanesini açan ve İsrail’e karşı boşaltan Hizbullah ile aynı hedefe uçacak her türde ve boyutta İran füzeleri arasında sandöviç gibi olacak, manevra alanı çok dar olacaktır

629
DÜNYADAN HABERLER / Endonezya’da 2 günde 40 deprem 14.09.07
« : 14 Eylül 2007, 15:49:05 »
Endonezya’da son iki günde 40 kadar yer sarsıntısı meydana gelirken, bugünkü şiddetli artçı şokun adından verilen tsunami uyarısı kaldırıldı

PADANG BAKUNG - Endonezya’da iki gün önce meydana gelen Richter ölçeğine göre 8,4 büyüklüğündeki depremin ardından, büyüklükleri 7,8 ila 4,9 arasında değişen 40’tan fazla sarsıntı kaydedildi.

Bu arada, yerel Meteoroloji Kurumu, bu sabah hissedilen 6,9 büyüklüğündeki depremin ardından yayımladığı tsunami alarmını kaldırdı. Şiddetli depremlerden sonra her seferinde tsunami uyarısı yayımlanmış ve bir süre sonra tehlike olmadığı anlaşılınca uyarı kaldırılmıştı.

İlk depremin ardından, depremin merkez üssüne yakın olan Bengkulu’da iki bölgede küçük çapta dalgalar oluşmuştu. Serangai’de 3 metreyi bulan dalgalar nedeniyle 100 kadar ev hasar görürken, can kaybı olmadı. Padang Bakung köyünde de sahilden 60 metre uzaklıktaki evler sular altında kaldı.

Endonezya’da, 8,4’lük deprem ve ardından gelen atçı şoklar nedeniyle bugüne kadarki can kaybı sayısının 10’u geçtiği belirtiliyor.

Başkent Cakarta’da oluşturulan Sağlık Bakanlığı Kriz Merkezi’nin yöneticisi Rustem Pakaya, depremlerde 13 kişinin hayatını kaybettiğini, 55 kişinin yaralandığını açıkladı

630
Japonya’da Başbakan Şinzo Abe’nin istifasının ardından siyaset sahnesinin ılımlı politikacılarından Yasuo Fukuda ile eski Dışişleri Bakanı Taro Aso, Abe’nin yerine aday olduklarını açıkladı.


TOKYO - 71 yaşındaki Fukuda, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Birçok insan tarafından talep geldi, ben de aday olmaya karar verdim” dedi. Hükümetin eski sözcüsü olan Fukuda, eski başbakanlardan Takeo Fukuda’nın oğlu ve Liberal Demokrat Parti içinde en etkili isimlerden biri kabul ediliyor.

631
KABİL - Kızılhaç Afganistan heyetinin başkanı Reto Stocker, çatışmaların, ülkenin güneyinden güneydoğu ve kuzeye doğru yayıldığını belirterek, bu çatışmaların birçok sivili evsiz bıraktığına dikkat çekti.

Stocker, Afganistan’da çatışmaların, bazı bölgeleri, yardım kuruluşlarında çalışanlar için tehlikeli hale getirdiğine dikkat çekti ve hareket serbestilerini kısıtladığını da vurguladı.

Afganistan’ın güneyinde birçok bölgeye uzun süredir yardımların ulaştırılamadığını söyleyen Stocker, Afgan sivillerin durumları konusunda kesin bilgi edinemediğini, bu ülkedeki insanların durumlarının 2 yıl öncesine nazaran kötüleştiğini belirtti.


632
BAĞDAT - Polisin verdiği bilgiye göre, Irak hükümeti ve ABD güçlerini destekleyen aşiretlerin ittifakının lideri olan Ebu Rişa, evinin yakınlarında yol kenarına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. Ramadi’deki saldırıda Ebu Rişa’nın iki koruması da öldü.

ABD Başkanı Bush, geçen haftaki ırak ziyaretinde Rişa ile görüşmüştü.

Ülkenin diğer bölgelerinden de şiddet haberleri gelmeye devam ediyor. Başkent Bağdat ve doğusundaki Zayuna’da düzenlenen bombalı saldırılarda 10 kişi öldü.

El Kaide’nin Irak kanadı ise, geçen yıl Bağdat yakınlarında düşen Amerikan F-16 uçağının ölen pilotunun görüntülerini yayınladı. Uçağın İslamcı militanlar tarafından düşürüldüğü öne sürüldü.


633
GIRGIR YERİ / tr
« : 14 Eylül 2007, 14:43:31 »
tr

634
4F1C ( 51 ) / ***ŞAMPİYON ALFONSO***
« : 14 Eylül 2007, 00:01:16 »


$$ OYUNSİTENİZ.COM $$

|||| 51.4F1C |||

*** ŞAMPİYONU ***

!!! ALFONSO!!!

635
OMFFC 209 / LOGOMUZ
« : 13 Eylül 2007, 18:17:54 »


636
OMFFC 209 / TEKNİK KURALLAR
« : 13 Eylül 2007, 18:17:18 »
1. MAÇ SÜRESİ BİR YARİSI 8 DAKİKA OLMAK ÜZERE TOPLAMDA 16 DAKİKA 'DAN OYNANACAKTİR.

2.MÜSABAKA OYNANİRKEN BİR TARAF TEKNİK OLARAK GÖRÜNTÜDE BOZUKLUK ( LAG OLMA ) KASILMA GÖRÜYORSA OYUNUN İLK 10 DAKİKASİNDA ÇİKMA HAKKI BULUNMAKTADİR . FAKAT 10.DAKİKADAN SONRA EĞER BİR TARAF GÖRÜNTÜ BOZUK DİYE OYUNU TERKEDERSE İLK İKAZİNİ ALİP İKİCİSİNDE UYARİ GELMEDEN DİREK DİSKALİFİYE OLACAKTİR.

3. KARTLAR VE OFSAYTLAR AÇİK OLMAK ZORUNDADİR

4. OYUN HİZİ = FAST GÖRÜNTÜ KALİTESİ = LOW ( en düşük ) OLACAKTİR .

5. EKRAN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ = 800  600 OLACAKTİR..

6. SEVİYE = WORLD CLASS

7. MAÇLAR DİREK İP İLE ( OLUYORSA ) OLMUYORSA HAMACHİ İLA OYNANACAKİR..

8. MAÇLARİN BİLGİSAYAR KLAVYESİ DİŞİNDA HERHANGİ BİR JOİSTİK İLA OYNANMASİ SERBESTTİR . HERHANGİ BİR KISITLAMAMIZ YOKTUR .

9. MAÇ SONU PRİNT - SCREEN ALMA ZORUNLUĞU YOKTUR . SONUCU YAZMANİZ YETERLİ OLACAKTİR

10.MAÇ KOPTUGU ZAMAN KOPTUGU YERDEN VE SKORDAN DEVAM EDECEKTİR