Gönderen Konu: AĞUSTOS AYI HABERLERİ  (Okunma sayısı 114653 defa)

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #984 : 31 Ağustos 2006, 18:52:13 »
Takımımız Kampa Girdi

--------------------------------------------------------------------------------


 



Fenerbahçemiz bugün yaptığı bir saat 35 dakikalık idman ile Sakaryaspor maçı hazırlıklarını tamamlayarak kampa girdi. İdman düz koşu, istasyon ve ısınma çalışması ile başladı, iki takım halinde çalışmanın ardından taktik ağırlıklı çift kale maç ile antrenman sona erdi.
Appiah takımdan ayrı olarak Sant’anna ile çalışrken, Serdar Kulbilge Murat Öztürk ile çalıştı.
Fenerbahçemiz yarın saat 11.00’de karayolu ile Sakarya’ya hareket edecek ve bir otelde maç saatini bekleyecek.


Çevrimdışı samed2194

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.556
  • Puan 14
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #985 : 31 Ağustos 2006, 18:52:30 »
FB tv de söylenen süpriz nedir sizce?

--------------------------------------------------------------------------------


 

Renkdaşlar 24 saat içinde bir süpriz daha varmış söylenene göre benim aklıma luciano yerine sağlam bir stoper alacaklarmış gibi geliyo siz ne dersiniz?
__________________

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #986 : 31 Ağustos 2006, 18:52:39 »
FB'den TRANSFERLER RESMİ SİTE

--------------------------------------------------------------------------------


 

Fenerbahçemizden İki Yeni Transfer


Fenerbahçemiz 100 yıl kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Dış transferde geçtiğimiz günlerde Lugano’yu renklerine bağlayan Fenerbahçemiz, Mateja Kezman ve Deivid De Souza’yı da 100. yıl kadrosuna dahil etti. Atletico Madrid’den Kezman ile 4 yıllık anlaşma yapıldığı ve Sırp futbolcunun 9 numaralı formayı giyeceği açıklandı. Kezman, FB TV’ye telefonla yaptığı bağlantıda Fenerbahçe’yi ve taraftarını yakından tanıdığını belirtirken, 100. yılda Fenerbahçe camiasının beklentilerine katkıda bulunmayı hedeflediğini söyledi. Asbaşkanımız İlhan Ekşioğlu da yaptığı açıklamada, Başkanımız Aziz Yıldırım ve Yönetim Kurulumuzun uzun süren bir transfer çalışmasını daha başarıyla sonuçlandırdığına dikkat çekerken, “100. yılda başarılı olmak için kadromuzu güçlendiriyoruz” dedi.
Mateja Kezman’ın Cumartesi günü saat 19.00 – 20.00 saatleri arasında ailesi ile birlikte Atatürk Havalimanı’na geleceği açıklandı.
Deivid De Souza ile ön anlaşmanın yapıldığı ve futbolcunun Pazar veya Pazartesi günü Türkiye’ye geleceği bildirildi.

Mateja Kezman ve Deived De Souza’yı Tanıyalım

Mateja Kezman Kimdir?

12 Nisan 1979 doğumlu olan Mateja Kezman bugüne kadar Zemun, Radnicki, Loznica, Sartid, Kızılyıldız, PSV Eindhoven, Chelsea ve Atletico Madrid’de forma giydi. 27 yaşındaki Sırp futbolcu golcülüğü ile dikkatleri üzerine çekiyor. Oynadığı takımlardaki performansının yanı sıra Sırbistan Milli Takımı’nın da göz bebeği olan Mateja Kezman Sırbistan’ın 2006 Dünya Kupası Grup Elemeleri’nde attığı 16 golün 5’ini Mateja Kezman kaydetti ve ülkesinin Almanya vizesini almasında büyük rol oynadı.
Deivid De Souza Kimdir?

22 Ekim 1979’da Brezilya’nın Nova Iguaca şehrinde dünyaya gelen Deivid de Souza 1.80 boyunda ve 77 kilo ağırlığında.
Brezilyalı forvet oyuncusu kariyerine doğduğu kentin takımı olan Nova Iguaca’da başladı. 13 yaşından bu yana futbol oynayan Deived 148 maçta 82 gol kaydetti.
1999 yılında joinvelle Esporte Kulübü’ne geçen oyuncu, 28 maçta 21 gol attı. Deived aynı yıl Santos’a transfer oldu.
2 yıl Santos formasını giyen Brezilyalı futbolcu 129 karşılaşmada 66 gol attı.
2001 yılında Corintians takımına transfer olan Deivid De Souza 93 maçta 49 gole ulaştı. Deived De Souza 2003 - 2004 sezonunun başında Fransa Birinci Ligi Takımlarından Bordeaux’a transfer oldu. Fransa Kulübü’nde 17 maçta forma şansı bulan Deivid 7 gole imzasına Atarken Bir Sezon Sonra Eski Takımı Santos’a kiralık olarak verildi burada 69 maçta 48 gol attı. Santos’daki başarısının ardındansa Sporting Lizbon’a Transfer Olan Deived burada 36 maçta 11 gol attı.

http://www.fenerbahce.org/detay.asp?ContentID=4515


Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #987 : 31 Ağustos 2006, 18:52:58 »
Anelka'dan Bomba Sözler

--------------------------------------------------------------------------------


 

TV 5 MONDE KANALINA KONUŞTUBOLTON RESMİ İMZAYI ATTI VE AÇTI AĞZINIFenerbahçe'den olaylı bir şekilde ayrılan Nicolas Anelka suskunluğunu bozdu ve Fransız TV 5 Monde kanalına olay açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar Fransız kanalında Salı günü gösterilecek. Başkan Yıldırıma niye isyan etti.?, Hakan Şükür'ü neden korudu?, Fenerbahçe'de 11'i kim belirliyor? Neden tek dostu genç Can Arat?, Fenerbahçe neden Avrupada başarılı olamaz? Ve daha neler neler.YILLAR ÇOK ZOR GEÇTİ1,5 Yıl çok zor geçti diye konuşan Anelka "Türkiye'de futbol oynamak gerçekten çok zor. Taraftarın maçlara yoğun ilgisi var ama medya takım içine çok karışıyor. Medya'nın etkisi altında kulüp başkanları kalıyor. Türkiye'de medyanın yaptırım gücü çok fazla. Medya beni sevmediği için üzerime çok yüklendi. Asılsız haberlerle hep yıpratılmaya çalışıldım. Tek suçum medyaya uzak olmam.BAŞKAN SÖZÜNÜ TUTMADIFransız Yıldız, " Başkan Yıldırım bana söz verdiği bir çok şeyi yerine getirmedi. Bir yandan seni satmayacağız senden yararlanacaz dedi diğer yandan beni satmak için menejerleri devreye soktu. Yıldırım'ın iyi niyetinden hep şüphe ettim"HAKAN ŞÜKÜR TAM BİR YILDIZTürkiye'de tek rakibim Hakan Şükür'dür diyen Anelka " Hakan gerçekten bir yıldız ama onun üzerine oynanan oyunlar başkasının üzerine oynansa futbol hayatı biter. Hakan Şükür alehine öyle haberler yapılıyor ki nasıl dayanıyor anlamış değilim.Türkiyede çıkan bütün haberler bana tek tek anlatılıyor. Yazılı basını takip etmek zorundaydım.Bu yüzden yazılanlar hakkında hep bilgilerim oldu.KADROYU ALEX YAPIYORMaç öncesi kadro yapımında Alex'in çok etkili olduğunu söyleyen Anelka "Türkiye'yi çok iyi bilmeyen Zico ile Alex kadroyu belirliyor. Alex'in takım üstünde büyük baskısı var. Herkes ona yakın olmak için çalışıyor. Yakın olanlar formayı giyiyor. Servet ve Selçuk neden oynamıyor bir sorun bakalım?CAN ÇOK İYİ BİR ARKADAŞTakım içinde anlaştığım bir iki isim var. Belçikalı Önder Turacı ile Fransızca sohbetler yapıyordum.Genç Can bana çok yakınlık ***erdi. Zaten odası küçükken benim resimlerimle süslüymüş. Beni çok sevdi ve bana çok yardımcı oldu. Can ile iyi dostluk kurdum. O çok iyi niyetli bir futbolcu.FENER'İN AVRUPADA İŞİ ZORFenerbahçe'de bence Avrupa çok fazla düşünülmüyor. Şuan tek hedef var o da yüzüncü yılda şampiyonluk. Bu yüzden takıma yeni yeni takviyeler yapılıyor. Şampiyonlar ligi düşünülse idi daha önce takviye yapılırdı. Fenerbahçe'nin avupada başarılı olması çok zor. Çünkü bu kurulan kadro Avrupa standartlarının çok altında kalıyor. O yüzden işleri zor. Türkiye gerçekten tatil için inanlmaz bir ülke ve Fenerbahçe taraftarı gerçekten mükemmel. 1,5 senem geçti ama bir daha Türkiye'ye geri dönmem ve oynamam. Hayalim yeniden Ada'da futbol oynamaktı ve bu gerçekleşti. Herkes bambaşka bir Anelka'yı görecek. Şuan tek hadafim yeniden milli takım formasını giymek" şeklinde konuştu.


Çevrimdışı amett

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.842
  • Puan 294
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #989 : 31 Ağustos 2006, 18:53:14 »
Krallık Çıplak

--------------------------------------------------------------------------------


 

Bir diyarda yönetimi cumhuriyet olan bir ülke varmış. Bu ülkenin nüfusu oldukça kalabalıkmış ama maddi durumu çok da iyi olmayan bir nüfusmuş bu nüfus... Tarihi, şerefle ve onurla nakışlanmış bir tarihmiş. Ancak sürekli çalkantı içindeymiş, diğer ülkeler yanında daha popüler olduğu için karıştıranı da haliyle çokmuş. Bu çalkantılar sebebiyle bir cumhurbaşkanı daha gitmiş yerine yeni bir cumhurbaşkanı “gelmiş ve getirilmiş” cumhuriyetin başına. İlerleme temelli çok güzel işlere el atmış, halkına tesis yapmış, mabedini büyütmüş. Zaten inşaatı bilen biriymiş sorun olmamış bunları yapmak. Ülkede pazar ekonomisini geliştirilmiş, ülkede televizyon kurulmuş, ülkede tesisler yapılmış, varolan tesisler restore edilmiş. Ülke içinde yaşayan insanlar da her yapılan icraata maddi-manevi desteklerini sürekli vermişler.

Ülkenin rejimi hala cumhuriyetmiş ama yönetim şekli krallığı andıran tek adamlık şeklindeymiş. Bakanlar kurulu içine başkanın akrabaları da yavaş yavaş girmeye başlamışlar. Her ülke gibi çalışan bakanlar varmış bir de çalışmayan bakanlar... Çalışanları hiç içlerine sindirememişler çalışmayan bakanlar. Bakmışlar koltukları gidici, çalışanlara yol aldırmanın çaresini düşünmüşler. Sonra cumhurbaşkanın tek adamlığa ve el üstünde tutulmaya olan hevesini görmüşler. Elle tutulur icraatlarıyla sevilmiş başkanı bir daha seçtirmişler, sonra bir daha...

Ama icraatların içini ne başkan ne de bakanları doldurabilmiş, dolduracaklara da yetki vermek ise işlerine gelmemiş. Bakanlar çalışmamış, cumhurbaşkanı görememiş. Sonra ufak ufak tepkiler gelmiş, çalışmayanlar hemen irkilmiş yoksa kurulu düzenleri mi gidecekmiş? Sahte perdeler çekmişler, boşlukları doldurmaya çalışmışlar ama çalışmaya alışamayanlar için bu imkansızmış. Şâşâlı ve bir o kadar da sahte kaftanlar dikmişler. Ardından yerlerini korumak için “başkanım sen çok yaşa” çığırtkanlığının dozajını arttırmışlar. Tek adam olmalıymış kralvarî cumhurbaşkanı, onlar da altında onu yönlendiren adamları olmalıymış. Bir gün birden bire gidiyorum demiş kral adayı cumhurbaşkanı. Paniğe kapılmış halk çünkü başarılı bir yönetim varmış ve ülke diğer ülkeler arasında lidermiş. Kalması için kendisine krallık yetkileri verilmiş ve sonra da kral ilan edilmiş. Önce demokrasi gitmiş ülkeden sonra da cumhuriyet rejimi ve gelmiş krallık...

Çıkarlar için ülkenin rejimiyle oynayanlar kendilerini destekleyen bir kitle de bulmuşlar yanlarında, içeride yer edinmek için çabalayanlarda oluşan, tek adama yakın olmanın nimetlerinden yararlanmak isteyen, krallığın halkına sattıklarını pazarlayarak aradan kâr alan... Devletin kralına söylenen “kralım çok yaşa” nakaratları sayesinde devlete bağlı ya da devlet dışı basında görevler alanlar türemiş. Ama artık cumhurbaşkanı değil kraldı. Çevresindeki yardımcılarının, paralı askerlerinin ve icraata aç olduğu için bir iki içi dolmamış çıplak icraatı gördüğü halde bilgisizlikleri sebebiyle körü körüne tapınanların kralıydı!

Yeni kralla gelen ortamdan yararlanıp bir yer, bir mevki kapma peşine düşenler krala hoş görünmek için, arkadaşlarının ya da ona arkadaş diyenlerin kralla arası olmayan ailesine bile dil uzatma yoluna gider oldular. Arkadaşlar, kardeşler, dostlar sattıran bir rant pastasından kim daha çok pay alacak yarışı başladı. Paralı askerler türedi, pastadan pay alabilmek için krala hatalarını söyleyenleri düşman gibi lanse eden ve onlara savaşlar açarak krala onun için nasıl cenk ettiklerini gösterme yarışına giren, bu sayede kraldan para, unvan, şan, şöhret, mevkii, köşe kapmaya çalışanlardan oluşan koca bir ordu oluştu...

Bunlara rağmen ülkenin menfaati için emek veren, onlara göre hala cumhurbaşkanı olan birinin emeklerinin heba olmaması için yapılan icraatların şeklinin güzel olduğu kadar içinin de dolmasını gerektiğini düşünüp hataları söyleyenler yok mu idi? Vardı tabiî ki ama gerek günlük kazanımların geleceğin önüne perde olması, gerekse hataların somut değil gelecekten çalan soyut hatalar olmasından ötürü göremeyenleri de yanlarına alan bu düzenin sağladığı getirilerin bitmemesi için çabalayan kralın paralı askerleri, hatayı söyleyenlere savaş açtı. Fetvalar verildi bu kişileri hain ilan eden, hakaretler edildi, eski başkanların yalakaları denildi, kelleler istenildi, hakaretler edildi sindirilmeye çalışıldı. Kralın tüm gücünü arkasına alan paralı askerler tüm güçlerini senelerce hataları işaret edenlere harcadılar.

Bir yandan da içi doldurulamayan icraatlar, temeli atılmış ama katları hayal perdeleriyle inşa edilmiş binalar gibi yükseliyordu ülkenin içinde. İcraat olarak pazarlar kurmuşlardı krallığın sınırları içinde ama içini doldurma konusunda kral sorun yaşamıştı. Kazançlar girmişti artık işin içine, anlık kazançlar peşine düşülmüştü. Ürünler giyenin üstünde sararır yırtılır haldeymiş, fiyatı da ülkenin normlarına göre pahalıymış, hele hele halkın çoğunluğun almasını dahi düşünemeyeceği fiyatlardaymış. Kurulan televizyonun yayının yüzde sekseni halka hitap etmiyormuş, halka başka ülkelerde zulüm edilirken televizyon şarkı klipleri yayınlıyormuş, ülkenin haklarını arama aracı değil para yarışmaları için kullanılıyormuş, ülkeye çalışan kazandırmak için gençlik tesisleri açılmış ya da eskileri restore edilmiş ama içinden çalışan yetişmiyormuş. Mabetleri büyütülmüş fakat içindeki kitle ülke için çalışanlara destek verecek duaları bile bilmiyormuş, bilenler ise yanlışlara tepki verdiği için istenilmiyormuş.

İcraatlarının içinin boş olması ve doldurulamaması yavaş yavaş etkisini arttırmış ve bu soyutluk yüzünden ülkenin halkının yüzde doksanını oluşturanlar için mabetlerine gitmek, pazarlarından alış veriş etmek, bir şeyler yemek ayda yılda bir ancak yapılacak oda taksitle zar zor yapılabilecek bir olgu halini alır olmuş. Bunların sonunda ve bunlar sebebiyle krallık içinde yavaş yavaş sınıflar doğmuş. Yüzde ona tekabül etmeyen zengin kesim ve krala ülke üzerinden elde ettikleri maddi ve manevi kazanımlar nedeniyle bağlı olan kitle halkın tamamı yerine konulmaya başlanmış. Ülkede ucu ucuna gelirle yaşayan halk dışlanmış, o icraatları yaptığı zaman ülkenin başarılarına bakmadan destek veren varını yoğunu tek mutluluğu, tek eğlencesi, tek hobisi ve tek tutkusu olan halk, ülkeden koparılmaya başlanmış. Tıpkı “soyut hataların fark edilmesi zordur, zamanla ortaya çıkar etkileri ve ortaya çıktığında geri dönülmesi çok daha zor olur” diyenlerin dışlandığı gibi.

Kralın icraatları sadece görüntü içerdiği ve içi bir türlü doldurulamayan icraatlar olduğu için kazanımların geri dönüşü fazla olamamış, ülke için kalıcı başarılar sağlanamamış çünkü sadece görsel, şekilsel şeylermiş. Bunları belki o da görmüş zaman zaman. Hatta “hatalarım var” diye sıralamış halkının huzurunda. Ancak bu ortamdan çıkar sağlayanlar her yapılanı doğru göstererek, hataları söyleyenleri ülkenin hainleri ilan ederek yapılanların kalıcı olmasını engellemişler. Çünkü onların kazanımları, ülkenin kazanımlarından çok daha önemliymiş, çünkü ülkeyi kendi menfaatlerinden çok seven halk dışlanmış, çünkü sözde ülke sevdalıları, sergiledikleri tiyatroculara taş çıkartacak bir oyunla kazançlarını devam ettirmişler.

Yeni içi boş icraatlar da yapılmış, bunlar allanıp pullanmış. Tıpkı ülkeye yapılan transferler gibi, tıpkı soğuk betondan öteye gidemeyen inşaatlar gibi, sonucu ülkeye yararsız, göstermelik icraatlar... Kağıtlar çıkmış ülke vatandaşlığını ispat için kralın emriyle ama çıplakmış her icraat gibi, “aşkımız için” demiş almaya imkanı olan halk içi burularak. Almaya dayatılmış, “ülkenin mabedine girebilmek için şart” denilerek zorlanmış, diyarda ilkmiş ülke kralının yaptığı. Aşkı zorlamak, dayatmak çıplak bir kağıdı almaya şartlamak... Halkın az bir kısmı yutkunmuş almış, diğer büyük kısmı en ucuzunu bile alacak durumda değilmiş zaten, daha da kopmuş ülkesinden.

Hatalar birbirini kovalarken, hataları söyleyenlerin sayısı da artmış, uyananlar olmaya başlamış yavaş yavaş. İçi boş, görüntüden başka işe yaramayan çıplak icraatlara yeter diyenler olmuş, mabedin tapınma yeri olmaktan çıkmasına tepki verenler olmuş ama sonlar gene aynıymış, hain ilan edilmişler. Yazılar astırmış kral mabedin dört bir yanına, ülkeden “out” diyen. Mabede girişleri engellenmek istenmiş, hakaretler edilmiş, ettirilmiş, kraliyet ordusu üstlerine salınmış. Diktanın tadını almaya başlamış kral, etrafındaki “kralım çok yaşa” diyen kitlenin de gazıyla topyekün saldırıya girişmiş. Mabedin içinden bir gün bir kesime, başka bir gün bir kesime saldırmış veya saldırtmış, bitirmeye çalışmış.

Diğer yandan kendisine ve yanındakilere hatalarından ve hataların düzelmemesi sebebiyle tepki veren aydınlık, bilinçli kesimi halka kötü göstermek için içi boş ve bir o kadar çıplak icraatlarını derleyerek propagandalar yapmış. Nasıl vatandaş olunacağını tarif etmiş, insanları ülkesi için mabette olan emek veren insanları kendince lağv etmiş, “tek kral benim” dediği gibi “tek destek adamı da benim” demiş. Halka ne zaman destek verileceğini ne zaman ne zaman susulacağını kendisinin söyleyeceğini beyan etmiş.

Ülkenin iyi günlerinde mabede gelen destek verenler, kıyafet, yemek, mabede giriş fiyatlarına ses etmediği için mabedin içini onlarla doldurmak istemiş. Bu kesimin ülke iyi olduğunda iyi, ülke kötü olduğunda kötü ve ülkesini desteklemeyen bir kesim olduğunu gene söylemiş doğruları alkışladığı gibi hataları da söyleyebilen aydınlık kesim. Ama gene tepki almışlar, kralın “out” buyurduğu kitleyi davalarında destekleyenler de “out” ilan edilmişler. Onlara inat gerçek vatandaş olarak iyi gün kitlesi ilan edilmiş.

Sonra, çıplaklığından, içi boşluğundan sağlam temellere oturmayan başarılar son bulmaya başlamış, ideal ilan ettikleri kitle, ülkesi için çalışanlara hakaretler, tepkiler vermeye başlamış hem de mabedin içinde... Aforoz edilmeye kalkılan kitle ise başarısızlıkta bile ülke için çalışanlara destek olarak ülke sevgilerini tekrar gözler önüne sermişler ama bunu görmeyi kral da, çevresindekiler de istemiyormuş. Hataları bir bir yüzlerine vurulmaya başlamış ama kabul edemiyorlarmış. Hala kabullenmedikleri için üzerlerine giydirdikleri icraatların koruması yavaş yavaş azalıyor ve eriyormuş zar zor geçinen ülkenin üzerine diktikleri sahte zenginlik kaftanı.

Sahte büyüklük ile yer edinmiş, mabede gelmiş, tahta oturmuş ve tahtın yanı başına kurulmuşlar; şâşâ ile, “yaşa varol” ile kabartılmış kaftanlar altında hepsi çıplak, her yapılan çıplak... İcraatların çıplaklığı kadar istedikleri halk kitlesinin de çıplaklığı dökülmeye başladı krallıkta, Yavaş yavaş iyi gün halkı ülke için çalışanın kellesini istemeye başladı, daha da artacak... Sonra ülke için çalışanları çalıştıranın, sonra da ülkenin başındakilerin kellesi istenecek. İşte o zaman, kralın etrafını saranlar ilk kaçanlar olacak. Kralın etrafından sahte perdelerini, çıplaklığı örten kaftanlarını her şeylerini alıp ilk onlar kaçacak ve yalnız bırakacak kralı. İşte o zaman herkes görecek ki kralın her icraatı, içinin doldurulamaması sebebiyle çıplak, soğuk, geçici ve ülkeyi ülke yapan öze zarar vermekte. Ülkenin gösterildiği kadar gelişilmediğini, her icraatın sadece temel olduğunu üstüne inşa edilmiş gibi gösterilen büyüklüklerin hayal olduğunu görecekler. İşte o zaman gözlerdeki perdeler inecek ve bunca yaşanana tepki veren, destek veren ve sessiz kalan herkes tek bir ağızdan diyecek ki; KRALLIK ÇIPLAK!...

alıntıdır

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #990 : 31 Ağustos 2006, 18:53:28 »
Edu Dracena FenerbahÇe'de..

--------------------------------------------------------------------------------


 





Fenerbahçe, Mateja Kezman ve Deivid De Souza'dan sonra Cruziero takımında forma giyen Brezilyalı stoper Eduardo Luiz Abonêzio de Souza'yı da renklerine bağladı..
Brezilya'nın Cruzeiro Kulübü, Edu Dracena'nın Fenerbahçe'ye transferine onay verdi.

Kulüp başkanı, Edu Dracena'nın menajeri ve Fenerbahçe yönetimi arasında bugün anlaşma sağlandı. Dracena, Fenerbahçe ile 4 yıllık bir anlaşma imzalayacak. Kulübün internet sitesinde bugün yer alan habere göre kulüp, bu transferden 2,85 milyon Euro alacak.

Fenerbahçe’den bir bomba daha. Uruguaylı Lugano’yu alarak defansını güçlendiren sarı-lacivertliler şimdi de Edu’yu aldı. Luciano’nun sakatlığından dolayı defans hattında sorun yaşayan Fenerbahçe bu mevkie yeni bir Sambacı aldı. Cruzeiro da resmi Inrenet sitesinde bu transferi doğruladı. Sarı-lacivertliler bu transfer için 5,7 milyon € bonservis ödeyecek. Bu paranın yarısını Cruzeiro, diğer yarısını da ülkenin yasaları gereği Brezilya Hükümeti alacak. Edu Fenerbahçe’yle dört yıllık kontrat imzalayacak.

18/05/1981 tarihinde dünyaya gelen Edu, 1,87m. boyunda ve 80kg. ağırlığında. Defansın göbeğinde oynayan Edu 2002 yılında Olympiakos formasıyla kısa bir Avrupa tecrübesi yaşamış ancak umduğunu bulamayarak ülkesine dönmüştü. 2003 yılından beri Cruzeiro formasını giyen Edu, takımıyla 161 kez sahaya çıktı. 25 yaşındaki oyuncu, Fenerbahçe’de eski takım arkadaşı Alex’le tekrar aynı takımın formasını giyecek.

Çevrimdışı amett

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.842
  • Puan 294
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #991 : 31 Ağustos 2006, 18:53:39 »
Ne Mutlu Fenerbahceliyim

--------------------------------------------------------------------------------


 

Bu bir mirastır.Baba yadigarıdır.İlk sevgiliden armağandır.Bu aşktır.Sadece yaşanmaz aynı zamanda anlatılır.O yüzden okuma dinle.......

Bulutlar inatmışçasına bir biriyle çarpışıyor,yağmur saygısıca yağıyordu.Kimimiz üşüyordu,kimimiz ıslaklığa aldırmadan haykırıyodu en büyük Fenerbahçe diye."Beraber yürüdük biz bu yollarda,Beraber ıslandık yağan yağmurda,Şimdi sıra geldi şampiyonluğa,haydi bastır şanlı sarı kanarya" diyip üzerine yürüyorduk soğuğun.Anlayacağın yine tribündeydik.

Mahallede arkadaşlar deli diyor,kızlar terk ediyor babalar tehdit ediyor,oğlanlar alay ediyordu ama biz aldırmıyorduk.Parasızlık inatmış gibi susatıyordu.Acıkınca "Her şeye değer seni sevmek " diyor.Bağırıyorduk "her zaman her yere gider Genç Fenerbahçeliler" diye.Anlayacağın yine deplasmandaydık.

Polisler evde eşlerine kızıyor bizi jopluyor,birilerinin işine gelmiyor resmen tezgaha düşürülmeye çalışıyorduk.Ama biz yılmıyorduk.Duyulmuyor işitilmiyorduk.Israrla bağırıyorduk "Yönetim uyuma taraftara sahip çık"diye.Anlamışsındır.Yönetimle papazdık yine.

Soysuzların mekanı saraydan emirler yağıyor.Haksızlıklar kartallarla beraber uçuşuyordu.Ama biz biliyorduk.Bu sevgiye joplarınızla dokunamaz içimizdeki aşkı uyutamazsınız diye çığlıklanıyoduk sokak aralarında."Dar ağacında olsak bile son sözümüz fenerbahçe"diyerek korku sallıyorduk çamurdan ittifaklara. 17'ye bir olsakta yüreğimizle karşısındayız haksızlıkların.Anlayacağın yine Ulusoy İstifa.

Boş iskele basılıyor yaşlı çocuk dinlemeden sırf üzerlerine giydikleri Fenerbahçelilik yüzünden saldırıya geçiyorlardı.Korkularını böyle gizleyenlereydi savaşımız.Satırlar çekiliyor,palalar bileniyor silahlarımız gömülüyor ama yerlerini unutmadığımız için gerçek cesaretle bekliyorduk gelmeyeceklerini bile bile karakollara sığınıyorlardı.Ama stadlarının göbeğinde En büyük Fener diye haykırarak öğretiyorduk cesareti.Anladın biliyorum yine münferit.

Geliyor 6 atıyoruz gidiyor 4 atıyoruz.Yeniliyoruz tur atlıyoruz.Mabette yakalıyoruz okşuyoruz biraz.Yüzsüz kere yüzsüzlük yapıyor yine konuşuyor.Memlekette bayram bırakmadık bide özel günlerde kutladık(08 Mart Dünya kadınlar günü).Tek bildikleri üçlü çekmek bide emek hırsızlığı.Güldük geçtik.Zaten renginden belli bi ezikliği olduğu.Anladın sen anladın."genç Fenerliler Genç Fenerliler Ulta.....yi gözünden öper".

Bir iniyor bir biniyor.Yücel abi yine bağırıyor.Getirdik başımıza taç ettik 55 binle birlikte zaferlerin en şanlısını yaşattık.Tişört bastık adını bilmediği illerde reklamını yaptık.Sadece yılbaşılarında anılmasını gelenek haline getirenlere şamarımızı attık.Sahte hayvan severlere sevgi nasıl olurmuş gösterdik.En şanlı sporcumuz andı onun adını.Gülme işte "Bir baba Hindiiiiiii Hey allahhhhh.Anlamışsındır heralde.

Çok cefalar gördük.Sefası yoktu.Çok joplar yedik tedavisi yoktu.Kendi paramızdı deplasmana giden helali hoştu.Bir parça ekmek az biraz domatesti.Ana sütü gibi helaldi.Çok iftiralar gördük sırf zarar gelmesin diye susun dedi.ne kabileydik ne de birilerinin adamı.Ne menfaatimiz vardı ne beklentimiz.Koşulsuz destek tam destekti bizimkisi.Bazen pankartlarımızı aldılar bazen davullarımızı bazen elimizde hiç bir şey bırakmadılar ama unuttular.Abilerimiz vardı.Göğüslerini kardeşlerine siper edicek.Hadi sende söyle hep beraber anlaştık mı? Arkanda bağıran bunca kardeşin aşık sana Sefa Reis.

25 milyonuz.Geçmişten gelen adetlerimiz anenelerimiz var.Bir türlü anlatamadık.Hukuğumuz var bizim kanunlarımızda.Anayasamız Fener sevgisi.Demokrasimizde çok keskindir h****olpaya gelmez.Sarı lacivert dünyamızda aynı dili konuşuyor aynı kaptan yemek yiyorduk.Saltanata karşıydık.Çünkü.İyi hadi sen söyle.Cumhuriyet geldi Saltanat gidiyor.Haramiler değil haklılar kazanacak tarihte bunu böyle yazacak.Republic FEnerbahçe

Bazen sevgilimizden ayrıldık buraya yazdık.Bazen çok sevdiğimiz birini kaybettik buraya anlattık.Yenildik,üzüldük isyan ettik.Yendik bayram ettik.Sabahın erken saatlerinde gözlerimizi ekrana dikip saatlerce okuduk.Gece uyumadık satırlarda sabahladık.Paylaştıkça paylaştık.Ailenin fertleri bir birlerine olan özlemlerini burada dillendirdiler her seferinde.Anladın yine Forumdayım gelelmem işte....

Ne mutlu Fenerbahçeliyim diyene diyip canından çok değer verene........

alıntıdır
__________________

Çevrimdışı samed2194

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.556
  • Puan 14
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #992 : 31 Ağustos 2006, 18:53:49 »
Deivid De Souza'dan bir gol

--------------------------------------------------------------------------------


 

http://www.youtube.com/watch?v=IS2YYBOdfik

Çevrimdışı amett

  • 3. SINIF UYE
  • ***
  • İleti: 3.842
  • Puan 294
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #993 : 31 Ağustos 2006, 18:54:02 »
Anelka Transferinde Son Nokta

--------------------------------------------------------------------------------


 



Fenerbahçenin Fransız Futbolcusu Nicolas Anelka’nın İngiltere Premier Ligi takımlarından Bolton Wanderers’e transferi ile ilgili olarak son nokta Pazartesi günü Bolton’dan gelecek yöneticilerin kulüp binamızda yapacağı toplantı ile noktalanacak. 8.3 milyon İngiliz Sterlini peşin bedelle transferi yapılan oyuncunun transferinin tamamlanması amacıyla Türkiye’ye gelecek olan yöneticiler, Fransız oyuncu için 15.6 Milyon dolar ödeyecekler. 2005 yılının Ocak ayında Manchester City takımından transfer edilen Nicolas Anelka, Fenerbahçe Profesyonel Futbol takımında forma giydiği 61 maçta 18 kez gol atarken, 18 asist yaptı. 31 kez Fransa milli takımında oynayan ancak Dünya kupası kadrosuna alınmayan Nicolas Anelka bu sezon sadece Avrupa Şampiyonlar Ligi ikinci ön eleme maçları ve üçüncü ön eleme maçında forma giydi.



Çevrimdışı samed2194

  • 4.SINIF UYE
  • **
  • İleti: 1.556
  • Puan 14
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #994 : 31 Ağustos 2006, 18:54:06 »
deivid de souza nın birbirinden güzel golleri...

--------------------------------------------------------------------------------


 

arkadaşlar deivid i pek bilmiyoz biraz bi bilgi edinmiş oluyoruz goleri veriyorum

http://www.youtube.com/watch?v=sRTAeiK2zVs
http://www.youtube.com/watch?v=IPdqdAGiaWY
http://www.youtube.com/watch?v=IS2YYBOdfik
http://www.youtube.com/watch?v=prA1b8NkwD0(3. ve 5.gol onun)
http://www.youtube.com/watch?v=Sc820g-ZQQM(santosun 4.golü onun)
http://www.youtube.com/watch?v=2bXRylAqMbY (son iki gol)

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #995 : 31 Ağustos 2006, 18:54:11 »
Randers Fenerbahçemizden Korkuyor. (Tırs 3.5)

--------------------------------------------------------------------------------


 

Randers takımının Teknik Direktörü Lars Olsen, çekebilecekleri en kötü kurayı çektiklerini belirterek,¨Bizim için bundan daha kötü bir kura olamazdı. En zor takımla eşleştik. Ama ben kendim ve futbolcularım adına seviniyorum. Yıllar sonra tekrar İstanbul`da o güzel atmosferi yaşayacağım. Futbolcularımda bu atmosferi yaşayacaklar. Futbolun güzelliğini ve taraftar desteğinin ne demek olduğunu İstanbul`da görecekler. Fenerbahçe`nin şansı yüzde 90. Bizim şansımız yüzde 10. Özellikle Türkiye`deki maç çok zor olacak. Yeni Fenerbahçe`yi tam olarak tanımıyorum. Oyuncuların bir çoğunu biliyorum ama isimlerini hatırlamıyorum. Özellikle Appiah`ı tanıyorum. Türkiye`de en az 40 bin seyircinin maça gelmesini bekliyorum. İstanbul`dan iyi bir netice ile dönersek burada azda olsa bir şansımız olur¨ dedi. Olsen, Türkçe bir çok kelimeyi unutmadığını vurgulayarak,Günaydın kelimesini Türkçe olarak söyledi. Lars Olsen, Trabzonspor`u, Beşiktaş`ı ve Galatasaray`ı yakından takip ettiğini belirterek,¨Türkiye`de futbol çok değişti. Türk takımları dışarda çok iyi oynuyorlar¨ diye konuştu.
Randers`in kalecisi Martin Jensen, Fenerbahçe yerine bir başka takımın çıkmasını istediklerini söyledi. Jansen,¨Fenerbahçe`nin çıkmaması için dua etmelerine rağmen, sarı - lacivertli takımla eşleştiklerini vurgulayarak,¨Bizim için gerek İstanbul`da gerekse Kendi sahamızda çok zor maçlar oynayacağız. Böyle çok büyük takım karşısında oynamaktan büyük mutluluk duyacağım. Şansımızı sorarsanız kendimize yüzde 30 Fenerbahçe`ye yüzde 70 şans tanıyorum¨ ifadelerini kullandı.
Takım kaptanı Ralf Pedersen, Fenerbahçe ve diğer Türk büyük takımları Trabzonspor`u, Beşiktaş`ı ve Galatasaray`ın başarılarını duyduğunu vurguladı. Fenerbahçe`de çok iyi oyuncuların olduğunu bildiğini söylen Pedersen,¨ İstanbul`daki maçı heyecanla bekliyoruz. Orada büyük bir futbol akşamı yaşayacağımız için seviniyorum. Türk seyircini merak ediyorum¨ dedi.
Randers takımında daha önce antrenörlük yapan ve Yabancılar Bakanlığı Uyum Komitesi Başkanı Şükrü Ertosun, Fenerbahçeli taraftarlara çağrıda bulundu. Sarı - lacivertli taraftarların bilet almaları için acele etmeleri gerektiğini ifade eden Ertosun,¨6.144 kişilik stadyumda fazla Türk seyirciye ayrılmamasından endişe duyduklarını belirtti¨ şeklinde konuştu.
Öte yandan Fenerbahçe`nin oynayacağı Stadyumda restorasyon çalışmalarının devam etmesi Türk seyircisinin durumunu zora soktu. 12 bin kişilik stadyumda 5.886 kişilik ayakta maçı izleyebiliyor. UEFA ayakta maç izlenmesine izin vermediği için stadyumda halen 6.144 kişilik oturma yeri bulunuyor.