Gönderen Konu: AĞUSTOS AYI HABERLERİ  (Okunma sayısı 114652 defa)

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #288 : 15 Ağustos 2006, 15:15:29 »
Volkan çok sessiz

--------------------------------------------------------------------------------


 

Zico kaleci Rüştü'ye teslim etti, Volkan ise kulübeye mahkum oldu. Genç file bekçisi, "Önemli olan F.Bahçe'nin kazanması. Rüştü abinin oynaması normal. Ben her an göreve hazır bekleyeceğim" diye konuştu.


Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #289 : 15 Ağustos 2006, 15:16:22 »
Vakıf yeni yerinde

--------------------------------------------------------------------------------


 

Birleşik F.Bahçeliler Vafkı yeni yerine 23 Ağustos'ta taşınacak. Dinamo Kiev ile rövanş maçının oynanacağı tarihte vakıf da yeni yerinin açılışını gerçekleştiriecek. Vakıf başkanı Aziz Yılmaz, "Yeni yerimizde de F.Bahçe'nin çıkarları için çalışmalara devam edeceğiz" diye konuştu.
FOTOMAÇ

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #290 : 15 Ağustos 2006, 15:16:48 »
Gürhan açık kapatıyor

--------------------------------------------------------------------------------


 

Genç Milli Takım'da olduğu için Hollanda kampına katılamayan Gürhan müthiş bir hırsla çalışıyor. Zico'nun gençlere önem vermesi nedeniyle çok mutlu olan Gürhan'ın hocası da Alex. Zico, Gürhan'ı sürekli Alex ile çalıştırarak, "Öğretmeni iyi olursa ilk 11'e bile girer" diyor.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #291 : 15 Ağustos 2006, 15:17:10 »
 Solda yeni yapılanma

--------------------------------------------------------------------------------


 

Zico'nun sol kanattaki tercihi Erciyes maçında belli oldu. Kaptan Ümit banko oynayacak. Önünde ise ya Tümer, ya da Uğur Boral görev yapacak. Brezilyalı hoca oyuncuların formuna, rakibin durumuna, maçın gidişine göre tercihini yapacak. Takım daha çok hücumu düşünecekse Tümer, defansa ağırlık verecekse
Uğur Boral sahaya sürülecek.




Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #292 : 15 Ağustos 2006, 15:17:36 »
Crespoda gitti Soll da

--------------------------------------------------------------------------------


 

F.Bahçe'nin ilgilendiği ancak işi yavaştan alınca transferini gerçekleştiremediği Soll Campbell Portsmouth'a, Crespo ise İnter'e transfer oldu. Campbell, haftalık 60 bin sterlin alacak. Arjantinli Hernan Crespo ise eski takımı İnter'e 2 yıllık imza attı. Chelsea, 31 yaşındaki golcü için bonservis almadı.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #293 : 15 Ağustos 2006, 15:18:07 »
Bu anlayışla olmaz

--------------------------------------------------------------------------------


 

Haşim Şahin
hsahin@fanatik.com.tr
Kayseri Erciyesspor’un resmi olarak Süper Lig’deki ikinci sezonu olsa da aslında bu onların 3. yılı sayılır. Çünkü 3 sezon önce Lig A’nın şampiyonu olan takım Erciyesspor’du. Ama bir tüzük değişikliği ile Kayserispor, Süper Lig’de oynamaya başlamıştı. Yani pek resmi olmasa da çaylak da sayılmaz Mavi - Siyahlılar Süper Lig’de. Bu gerçeğe rağmen futbolun kültürü ve felsefesini göz önünde tutarak bir değerlendirme yaparsak, Mustafa Uğur’un öğrencilerinin hayli eksiğini bulunduğunu söyleyebiliriz.

Bir kere Emre Toraman futbolun gereklerini ve FAİR PLAY’i önemsemeyen bir anlayışa sahip. Tamam, gerekçesi ne olursa olsun Appiah’ın rakibine kafa atmaya yeltenmesi doğru değil. Ancak Ganalı’nın bu hareketine Emre bilinçli bir şekilde çanak tuttu. Oysa bu tip şeylere hiç de gerek yok. Futbolcu önce ahlaklı olmalı ve futbol oynamayı öncelikli hale getirmelidir.
Şüphesiz Galatasaray ve PSV gibi marka hale gelmiş takımlar bile Şükrü Saracoğlu’nun atmosferinden olumsuz yönde etkileniyorlar. Dolayısıyla Kayseri Erciyesspor’un Fenerbahçe karşısında döktürmesini ummuyor ve beklemiyoruz. Ancak iki sezondur neredeyse istenen her takviyenin yapıldığı bir takım daha iyi şeyler yapmalıydı.
Peki sorun nerede? Bence mantalitede. Anlayışlarını çağdaş hale getireceklerine, takımın pozitif futbol felsefesini benimsemesini gerçekleştireceklerine bir maç başına 10 milyarlık prim vadediyorlar. İşte o zaman da böyle bir manzara ortaya çıkar. 70 dakika 1 kişi ek*** oynayan rakibe karşı elle tutulur tek pozisyon üretemezsen. O zaman Kayseri Erciyesspor yöneticileri ve sevgili Mustafa Uğur öncelikle işin bu yanına eğilmek zorundadırlar.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #294 : 15 Ağustos 2006, 15:18:35 »
Anelka aranmadı ama keşke kalsa

--------------------------------------------------------------------------------


 

Fenerbahçe’nin altın sarısı 100. yıl formaları Şükrü Saracoğlu Stadı’nın yeşil zemini ile örtüştü. Futbolculara da bayağı yakışmıştı forma. İlk maç olmasına rağmen tribünler dolmadı ama seyirci şovu müthişti. Bu atmosferde o formaların içinde Anelka nasıl dururdu, nasıl bir performans sergilerdi? Fransız enterasan oyuncu.

Bence müthiş atmosferde tribünleri hop oturtup, hop kaldırırdı. Rakibi donduran çalımları, savunmaları çaresiz bırakan deparlarıyla Saracoğlu’na ayrı bir hava verirdi. Keşke inadı bırakıp Fenerbahçe’de kalsa. Herkes onu istiyor ama o takılmış plak gibi ille de “Fransız Milli Takımı” diyor, başka bir şey söylemiyor.
Gelelim asıl konuya: Fenerbahçe-Kayseri Erciyes maçında Anelka’yı aradı mı! Appiah kırmızı kart görene kadar bence hayır. Çünkü Tümer-Alex adam eksiltmelerde gerekeni yaptılar. Ümit-Serkan-Semih-Tümer-Tuncay rakip savunmanın arkasına çokça indiler. Emre Toraman’ın tahriki sonucu Appiah, Zidane’a özeninceye kadar Sarı-Lacivertliler Anelka’yı aramadı. Ek*** Fenerbahçe’nin üstüne gelmeye başlayan konuk takım Anelka sahada olsaydı bu kadar cesur çıkamazdı. Çünkü Anelka kontra toplarda Erciyes savunmasını sırtına alır giderdi. Dedim ya, Fransız çok farklı. Keşke kalsa.
Anelka yoktu ama Tümer vardı, Alex’in şovu mest etti. Fenerbahçeli oyuncuların her bölgede ortaya koyduğu müthiş mücadele vardı. Appiah ile birlikte çok rahat oynayan Fenerbahçe Ganalı’nın oyun dışı kalmasıyla zorunlu olarak alan savunması yapıp, kontra hücumlarla gol aradı. Alex’in, Tümer’in ve Murat Hacıoğlu’nun şık golleri böyle geldi. Erciyes baskılı gözükse de 10 kişilik Fenerbahçe’ye direnemedi. Fenerbahçe ek*** olmasına rağmen rakibini adeta sürklase etti.
Hakem Bülent Demirlek ısınma sırasında tribünlerden gelen protestoya çok alınmış olmalı ki, Erciyes lehine düdüğünü cömertçe çaldı. Hele Fenerbahçe farklı skorla öndeyken zaman geçiriyor düşüncesiyle Rüştü’ye sarı kart göstermesi çok komik kaçtı.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #295 : 15 Ağustos 2006, 15:19:00 »
Appiah tartışması !

--------------------------------------------------------------------------------


 

Ahmet Çakar, Appiah’a kırmızı kart gösteren Bülent Demirlek’in yanlış yaptığını savundu


Kırmızı kart kararı yanlış. Appiah ile Emre karşılıklı horozlanıyorlar. Appiah kafayı vururum diyor ve göğse doğru hamle yapıyor ama kafa vurmuyor. Kafayı vursa adamı düşürür. Eyisoy, Appiah vurdu zanetti ancak yanlış bir kanıya vardı. (Aurelio ile Cenk'in pozisyonu için) Aurelio ile Cenk İşler'in pozisyonu çok kritik. Demirlek iyi süzdü. Aurelio Cenk ile belki de aynı anda topa hamle yapıyor anca Aurelio, topa salise farkla önce dokunuyor. Pozisyonda faul yok. Hakemin devam kararı doğru. (Lazarov-Aurelio pozisyonu için) Aurelio'nun Lazarov'a yaptığı müdahale penaltıyı gerektirir. Hakem Demirlek penaltı kararı vermeliydi.


Sabah Ahmet ÇAKAR

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #296 : 15 Ağustos 2006, 15:19:25 »
Dinamo Kiev’i aşmadan övgü yok

--------------------------------------------------------------------------------


 

Fenerbahçe, skor açısından yeni sezona gol yağmuruyla girdi. Faroe takımına burada 4, orada 5; ardından Kayseri Erciyes’e burada 6.

Çok uzun yıllardır böyle bir sezon başı Fenerbahçe’sini hatırlamıyorum. 1960’lı yılların başlarında müthiş transfer bombalarından sonra Ogün-Lefter (Nedim)-Şenol-Birol-Aydın gibi bir beşli forvetin gol rekorları kıracağı sanıldığı sezon öncesinde bile Fenerbahçe, böyle gol bereketine sahip değildi.

Ancak, Fenerbahçe taraftarının geçen yıldan kalma ve kolay kolay geçmeyecek olan “kırgınlığı”nın adını dahi hatırlamayacağımız o Faroe takımı ya da Kayseri Erciyes’e karşı alınan farklı galibiyetlerle derhal ortadan kalkacağını da kimse sanmasın.

Nereden mi biliyorum?

Ben de ateşli bir Fenerbahçe taraftarıyım; kendimden biliyorum.
Bu bakımdan, önümüzdeki Dinamo Kiev maçları, “kırgınlığımız”ı yavaş yavaş atmak için önemli bir fırsat. Fenerbahçe’nin bu sene –hem de 100.yıl- her başarısızlığında unutmamız istenen, zihnimizin gerisinde bir yerlerde hep duran ve duracak olan, kırgınlık, kızgınlık halinde derhal öne çıkar. Fırsat kolluyor.

O yüzden Dinamo Kiev, maçları önemli. Şampiyonlar Ligi’ne katılmamız gerekiyor, ki takımla kenetlenmeye yeniden alışmaya başlayalım. Unutmak istediğimizi hatırlamayalım; o, öne çıkmasın.

Ben, Dinamo Kiev’le şanslarımızı eşit görüyorum. Bu eşitliği bozacak faktör, öncelikle biziz; yani seyirci. Takımlar açısından bakıldığında, Dinamo Kiev, Dünya Kupası’nda çeyrek finale çıkmış, bizim milli takımın üstesinden gelemediği İsviçre’yi penaltılarda saf dışı bırakmış Ukrayna milli takımının belkemiği. Tabii ki, ciddiye almamız lazım.

Ukrayna milli takımı, Dünya Kupası’ndaki takımların çok büyük bölümünün oynadığı futbolu oynuyordu. Çok zor gol yemek üzerine bir oyun kurgusu. Bence “anti-futbol” oynuyordu ve “anti-futbol”u iyi oynayan takımlardan biriydi.

Zaten, “anti-futbol”u doruğa çıkartan Yunanistan’ın Euro 2004’te şampiyon olmasından sonra, Catenaccio geleneğinin devamı olan İtalya’nın Almanya 2006’dan Dünya Şampiyonu çıkması da, dünya futbolundaki “çirkin defansif trend”in güçlendiğine delil teşkil ediyor.

Bu Fenerbahçe öyle oynamıyor. Zico’nun futbol kişiliğinin hücum futboluna dönük olduğunu, çift santrforla, 4-4-2 varyasyonlarıyla (örneğin 4-3-1-2 ya da 4-2-2-2 gibi) hatta üçlü defansla 3-5-2 ile takımı oynatmaya teşne olduğunu yazmıştım. Oyuncularına saha içinde büyük özgürlük veren oyun anlayışı ile Zico, Fenerbahçe’nin futbol geleneğine çok uygun, tribünlere, yani biz Fenerbahçeli seyirciye bol gollü maç izletme anlamında keyif verecek bir yaklaşıma sahip. Nitekim, Fenerbahçe’nin son bol gollü galibiyetleri bunun sinyallerini de veriyor.

Ne var ki, Fenerbahçe’nin Zico ile uyum sağlayan futbol geleneği ile Ukrayna’nın da uyguladığı günümüz futbol trendi ters yönlerde. Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçları, bu iki ayrı “ekol”ün mücadelesine sahne olacak. Ben, sadece Fenerbahçe’li olduğum için, “futbol yanlısı” olduğum, “anti-futbol” karşıtı olduğum için de Fenerbahçe’nin zaferinden yanayım.
Bakalım, göreceğiz. Faroe maçlarıyla Kayseri Erciyes maçlarında görmediklerimizi görerek, yeni Fenerbahçe hakkında daha iyi fikir sahibi olacağız.

Sezon başında savunduğum bir-iki hususu savunmaya devam ediyorum ve doğrulandığımı düşünüyorum. Bunları dikkatinize getireyim:

1. Alex-Tümer yanyana oynar mı, tartışması Türkiye’deki futbol uleması geçinen yazarların safsatasıydı. “Bal gibi oynar” diye yazmıştım; “İki yıldız, iki teknik oyuncu yan yana oynamaz diye bir futbol anlayışı olabilir mi? Bunu Zico’ya söyleseniz, ‘Bu, Brezilya milli takımında Zico ile Tostao birlikte oynamamalıydı demekten farksızdı diye düşünür.” Mesele, orada değil; Tümer’le Alex’i bir arada oynattığınızda Appiah’a, Marco Aurelio’ya (şu Mehmet palavrasını da bırakalım; Marco, Türk olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Dolayısıyla, adı da Marco, Mehmet değil, Mehmet olması da gerekmiyor), diğerlerine ne tür görevler verileceğindeydi.

Nitekim, Tümer ile Alex, birlikte harikalar yaratmaya başladılar. Bu yıl, Tümer’in yılı olursa hiç kimse şaşırmasın. Tümer, futbol kişiliğini asıl Fenerbahçe’de bularak daha da parlayacak. Devamlılık sağlanırsa –Beşiktaş’ta sağlanmamasının sebebi, anlaşılan Tümer’den değil, Tümer’in orada içine girdiği şartlardan kaynaklanıyordu- Tümer büyür ve onunla birlikte Fenerbahçe, daha da büyür.

2. Bu takımın en göz kamaştıran oyuncusu –kim ne derse desin- Anelka. Faroe takımı karşısında seyrederken, yeteneklerinin ne olduğunu, kullanmaya karar verdiği vakit, tek başına yarım takım değerinde olduğunu bir kez daha gördüm. Anelka’sı olan takım, Crespo, Morientes, İbrahimoviç filan gibi isimlerin peşinde dolaşmaz. Çünkü, Anelka bunların hepsinden daha üstün bir oyuncu.

Anelka’yla ilgili olarak Aziz Yıldırım’ın kendisiyle görüşerek, sorunlarını halletmesinden ve Zico’nun da kendisine hiçbir kompleks duymadan arka çıkmasından dehşetli sevindim. Umarım, işler böyle gider. Anelka, kalır.

Anelka için Tümer’in bu takıma girmesi büyük şans. Neden mi? Zira, geçen iki yıl, bu takımda koparılamaz bir Alex-Nobre irtibatı vardı. Bu ikisi, hem vatandaş, hem aynı takımdan gelme, hem de çok yakın arkadaş. Öyle olması doğaldı. Alex’in bütün topları Nobre’yi arıyordu.

Nobre’nin bu takıma hizmetini, bizi nice kez sevindirdiğini inkar etmeyeceğim. Ama gidişine hiç üzülmedim. Ceza sahası içindeki fedakar oyunu tamam ama kazmaydı. Dripling yapamaz, verkaça giremez, çalım atamaz. Daum’un kendisine ilişkin raporu –ki, Türkiye liglerinde asgari 15 gol atar diye hakkını da vermiş- doğruydu. Nobre’nin ayrılmasıyla, Alex’in servisinin alanı genişlediği gibi, Tümer, tam Anelka’nın istediği türden toplar atabilen bir oyuncu. Tümer, kendi performansı gibi, Alex’in ve Anelka’nın da performansını katlayabilecek nitelikler taşıyor.

Dinamo Kiev’e karşı, Tümer’li, Alex’li, Appiah’lı, Tuncay’lı, Rüştü’lü ve ve Anelka’lı bir takımın şansı daha fazladır. Anelka, oynasın ama Anelka gibi oynasın, işte o zaman Dinamo Kiev’i bizim stadın çimlerine gömeriz.
Zor eşleşme. Şanslar şu an eşit görüntü veriyor. Göreceğiz...

Cengiz Çandar

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #297 : 15 Ağustos 2006, 15:19:48 »
'Biraz dikkat biraz gayret'

--------------------------------------------------------------------------------


 

--------------------------------------------------------------------------------

FANATİK yazarları, çarşamba günü Dinamo Kiev’le 3. ön eleme ilk maçına çıkacak olan Fenerbahçe’nin, Kayseri Erciyes maçındaki performansının tur için yetebileceği düşüncesinde

Zafer Büyükavcı: Tabelayı Zico yazar
Dakika 92 ve skor 6-0... Daloviç, Rüştü’yü geçip topu ağlara yuvarlıyor. Asıl işi gol attırmak olan Yozgatlı, uzun bir depar sonrası topu çizgiden çıkartırken direğe çarpıyor. O an, bana göre Fener’deki değişimi özetliyor.
Alex’i, Tümer’i ya da diğerlerini herkes biliyor. Daum’un bu ekibe katamadığı şeyi de: Takım ruhu, kazanma azmi.. (bkz: Son Denizli maçı.)
Anelka oynar mı, bilinmez. Bence asıl sorun geride. Luciano yok, Can iyi ama tecrübesiz. Ligde 10 kişi kaldıktan sonra bile 3 oyuncu değişikliğini de hücumdan yana kullanan Zico, Kiev’de 1. bölgeye dikkat etmeli.
Fener bu turu geçer mi? Bence geçecek. Çünkü bu takım, Kiev’de de mutlaka gol atar. Ama kaç yer? Buna Zico karar verecek!

Mehmet Demircan: Böyle devam
Fenerbahçe’nin Erciyesspor mücadelesi kuşkusuz Tümer ve Alex’in ön plana çıktığı bir maç olarak akıllarda kalacaktır. Ancak Sarı - Lacivertliler’de görülen en büyük değişikliğin takım oyununu iyi uygulaması ve defanstan çabuk paslarla hücuma çıkması gösterilebilir. Bu nedenle Fenerbahçe’nin, Kiev önünde de aynı performansı tekrarladığı taktirde Şampiyonlar Ligi’ne katılacağı kanısındayım. Yine de unutulmaması gereken bir gerçek var. Ukrayna temsilcisi de hücum futbolunu seviyor. Buna müsait takım kadrosu da mevcut. Fenerbahçe, 2. ön eleme turunda ve önceki gün oynanan lig maçında toplam 15 gol atmış olabilir. Kiev’in de bu süreç içinde 11 kez fileleri havalandırdığı kesinlikle gözardı edilmemeli...

Haşim Şahin: Fener’in işi zor
Neresinden bakarsanız bakın, Fenerbahçe’nin Kiev’de işi hayli zor. Bir kere savunmada Can ile Önder yeterince uyumlu değiller. Zico’nun uyguladığı sistemden ötürü olsa gerek, Ümit Özat geçtiğimiz sezonlardaki kadar ofansif katkı yapamıyor. Tabii, bütün bunlara Semih’in Nobre’nin geride bıraktığı boşluğu yeterince dolduramadığını da eklemek lazım. Dolayısıyla Kayseri Erciyesspor karşısındaki futbol ve skor, Dinamo Kiev maçı için kesinlikle ölçü olamaz. Bütün bunlara Ukrayna liginin birkaç haftayı geride bıraktığını da ilave etmeyi unutmayalım. Yani Fenerbahçe’ye oranla daha bir uyumlu, daha bir form yakalamış bir rakip durumunda. Herşeye rağmen oradan beraberlikle dönebilirse Fenerbahçe, tüm bu handikapları boşa çıkarabilir.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #298 : 15 Ağustos 2006, 15:20:13 »
Marİfet AŞÇida

--------------------------------------------------------------------------------


 

'Daum'la iki kez şampiyon olan ancak hep eleştirilen Fenerbahçe, Zico ile başka bir çehreye büründü. Brezilyalının elinde sihirli değnek yok ama dürüstlüğü ve sıcaklığı takıma lezzet kattı...' Milliyet Gazetesi yazarı Yusuf Kobal'ın yorumu;

Fenerbahçe yeni sezona fırtına gibi girdi. Şampiyonlar Ligi 2. ön elemesinde Faroe Adaları'ndan B36'yı iki maçta toplam dokuz gol atarak rahat geçen, ligde de Kayseri Erciyesspor'u perişan eden sarı - lacivertli takımın göze çarpan en büyük özelliği hırsı, iştahı ve göze hoş gelen futbolu. Daum'un iki kez şampiyon olan ancak bu süreçte sürekli eleştirilen Fenerbahçe'si, çok kısa bir süre geçmesine karşın Zico'nun ellerinde bambaşka bir çehreye büründü. Brezilyalı teknik direktörün elinde elbette sihirli değenek yok ama çoğunluğu değişmeyen Fenerbahçe'nin oyuncu kadrosunun anlayışı Zico ile birden bire çağdaşlaştı, heyecanlandı, üretken oldu. Tümer'in gelişi de buna katkı yaptı. Zico'nun geldiği günden beri söylediği ve üzerine tüm anlayışını kurduğu "GOL" gerçeği, olanca hızı ile Fenerbahçeli futbolcuların ayağında işlemeye başladı. Daum zamanındaki maçlardan önceki karamsar hava kayboldu. Alex, Luciano ve Aurelio gibi vatandaşlarının kilit noktalarda görev yaptığı Fenerbahçe'ye tüm eleştirilere karşın umutlu gelen Zico, bu avantajı iyi kullandı. Takımın başına geç geçmesine karşın özellikle lider vasıflı Alex'i kabuğundan çıkartarak, takımın yönetimine getirdi. Alex artık gizli kaptan pozisyonunda ve oyun içinde Zico'dan aldığı sorumluluk ile daha bilinçli ve daha üretken davranıyor, arkadaşları ile hocası arasında köprü oluyor. Daum zamanında Alex, sadece kendi futbolunu oynuyor, çoğu zaman kendi gollerinin sevinci dışında, bu coşkuya bile katılmıyordu. Oysa o önemli kimliği ile artık her yerde duruyor, bulunuyor. Zico halk adamı Fenerbahçeli futbolcular asık yüzlü Daum döneminin ardından, Zico'ya içten davranıyor. Sadece oynamayan oyuncular buruk duruyor ama Zico onlara da her yedekliklerinin öncesinde açıklamalar yapıp, gönüllerini alıyor. Zico, bir halk adamı. Mütevazı ve içten. Dürüst, sözünün eri. Brezilyalı, sezon başından bu yana sorun yaratan Anelka'yı kazanmak için elinden geleni yaparak, kariyere saygısını ortaya koyuyor. Bir çırpıda kestirip atmıyor. Her söyleminde onun ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. Çalışmalara katılmayan Anelka'yı ikna etmek için çabalıyor ve bunu kimseden gizlemiyor. Sorunlu oyuncular konusunda çekincesi olsa da, yetenekli ve kendini kanıtlamış oyuncusuna bir kez daha sahip çıkmaktan gocunmuyor. Bu da onu diğer oyuncuların gözünde yüceltiyor. Geleneksel perde arkası politikalardan uzak duruyor. Aklındakini hemen diline aktarıyor. Bu da spekülasyon yapılmasına engel oluyor. Fenerbahçe, Zico ile daha çok az zaman geçmesine karşın önemli yol aldı. En azından şeffaf bir ortam yakaladı. Adil, iddialı, gerçekçi ve Fenerbahçe doğasına uygun "Eğlenceli" bir yöntem ile Zico sayesinde yola koyuldu.

Çevrimdışı Hamza

  • Osc Kurucu
  • 1. SINIF ÜYE
  • ********
  • İleti: 161.438
  • Puan 13008
  • Cinsiyet: Bay
  • Dünyanın En Çok Mesaj Gönderen Üyesi :))
    • Profili Görüntüle
    • Hosting
Ynt: AĞUSTOS AYI HABERLERİ
« Yanıtla #299 : 15 Ağustos 2006, 15:20:40 »
Osman Tamburacı Yazısı Mutlaka Okuyun

--------------------------------------------------------------------------------


 

Zico ve Appiah!

Dikkatimi çekti;
Zico’ya neden “Beyaz Pele” deniyor? Ötekinden ayırmak için.
Kimden? “Siyah Pele” den…
İşte size ırkçılığın daniskası…
Bütün dünya Zico’ya “Beyaz Pele” diyor…
Zico memnun…
Söyleyen memnun…
Medya memnun…
Oysa bu lakapta bal gibi ırkçılık var, ayrım var…
Biri beyaz, biri siyah!
Ama üzerine alınan yok!
Pekiii;
Niye Appiah, “rengime hakaret etti, dayanamadım” diye Emre’ye kafa atmaya kalkıyor?
Niye Zidane, Materazzi’ye kafa atıyor!
Çünkü onlar UEFA’nın iyi niyetini kötüye kullanıyorlar…
Kurnazlık yapıyorlar
Bana göre; iki kere ceza almalılar…

Olayları, kelimeleri işimize geldiği gibi kullanmak, yorumlamak adet oldu!
Appiah ucuz bir suçlamada bulunuyor!
İnsanın renginin koyuluğu açıklığı suçu değildir ama bir başkasına babalanmak ve iftira atmak en azından ayıptır.



Anelka ve Appiah!
Maçın daha ilk yarım saati Appiah kırmızı kart görüyor…
Sebep; sebepsiz bir dayılık!
Belki de Appiah sorun çıkartıp gitmek istiyor Fenerbahçe’den, çünkü Portsmouth Anelka’yla beraber onu istiyor…
Suç UEFA’nın. UEFA transferi sınırlayacak ve böyle münasebetsiz ve mevsimsiz transfer tekliflerine mani olacak. Sezon başladıktan sonra transfer olmamalı!
O zaman neye yarar mukavele yapmak!
Sen futbolcuyu ayartırsan hayır mı gelir ondan takımına…
Nicolas Anelka onun için Fenerbahçe’ye kafa tutuyor!
Appiah onun için atılıyor belki de…
Yazık değil mi Fenerbahçe’ye. Camia D. Kiev’i yenip Şampiyonlar Ligi’ne girmeye uğraşırken Appiah atılıyor, Anelka yan çiziyor… Umurunda mı onların!
Yönetim mutlaka ağır bir ceza vermeli Appiah’a…


Kaynak superspor.com