VEEE... TANRI Alex'i YARATTI
--------------------------------------------------------------------------------
...ve Tanrı Alex'i Yarattı
Fenerbahçe'nin geçen yılın Şampiyonlar Ligi yarı finalisti PSV'yi darmadağın ettiği günün ertesinde, Galatasaray'ın Tromso gibi sıradan bir takıma elenmesi, çok şeyin ifadesidir. Galatasaray'ın UEFA Şampiyonu olduğu yıllarda Fenerbahçe'nin canını yakan kader, bugün Cimbom'un canını yakan kaderdir. Ama Fenerbahçe taraftarı, hiçbir sonucun bedeli olarak, başkanını ve yönetimini istifaya davet etmedi. Yöneticisini dövmeye teşebbüs etmedi. Titanic batarken gemi orkestrasının sonuna kadar çaldığını bilen Fenerbahçe taraftarı, takımının her türlü şartta "büyük kalmasını" sağlayan çok özel bir taraftar topluluğudur.
Sonuç: Hagi bir aslandı. Ondan sonra, oturduğu yerden kükreyen bir aslanın yeleleri kaldı. Elenince, başkanını istifaya davet eden tribünler kaldı. Ve berbat bir "bitirim tayfası" kaldı, hakemin , birbirine kafa atan... Bugün Hagi'yi eski bir sevgili olarak hatırlatan, o kadar çok şey var ki. UEFA Kupası'nın yanında.
Alex'e gelince... Eski İstanbul terbiyesinin temsilcisi gibi duran bu "yabancı", Türkiye'de ırmakların tersine akmasının sebebidir. Alex'in ayakları, "zaferin el yazısıdır!" Alex, iğne deliğinden fil geçirmenin sihirbazıdır. Onu vazgeçilmez kılan sayısız özellik vardır. İmparatorluğun sudan ucuz olduğu bir ülkede, Alex, "Sol ayağın tanrı siluetidir!"
Elmas'ı Elmas'tan başkası çizemez. Alex de Hagi gibi bir Elmas'tır. Çamura batmamış. Ve değerini herkesin "anlayamayacağı!"
Hagi militandı, sadece kazanmak için eğitilmişti, kaybederken kendini de kaybederdi. Alex ihtiraslı, kaybederken bile zarafetini yitirmiyor. Ayaklarını kalbiyle terbiye ediyor.
Hagi'nin frikiklerinde şiddet vardı, bazen hızını hesaplamakta güçlük çektiğimiz. Alex'in frikiklerinde, desenlerini iz diye bırakan bir kelebeğin süzülüşü var...
Hagi her yerden vururdu. Alex hep aynı köşeye atıyor. "Göstere göstere...!"
Hagi uyanıktı, sportmenliğin luzumu yoktu.Alex utangaç!
Hagi cinnet haliydi, Alex cennet hali...
Hagi, kendi külüne bile saldıran yangındı. Alex, bir kibrit kutusunda yaşamanın zarif işçisi.
Hagi, Mastika'ydı... Alex, Portofino...
Bugün kaderi yolundan çeviren Fenerbahçe'nin, Türkiye'de rolleri değiştirmesinin sırrı buradadır. Galatasaray'ı kalemiyle yönetenler, Fenerbahçe tribünlerindeki "yüreği" görebilse, Galatasaray bu hallere düşmezdi zaten. Herkesin bumerangı kendine dönüyor. Bugünkü kahır, dünkü altın sırmalı kibrin kardeşidir.
Bugün Fenerbahçe'de rakibin hayatıyla oynayan sihirli pabuçlar vardır. Alex gibi... Tıpkı geçmiş yılların Hagi'si gibi..
Hagi'deki sol ayak, betona bile direnen sol ayaktı. Alex, alçıya direnen sol ayak...
Hagi'deki bitirimlik, çiçekleri çamurlu postalla ezmenin ta kendisiydi. O yüzden ülkemizde artan küfürbazlığın temel taşlarından biri oldu. O yüzden Hasan Şaş bir gurur heykeli gibi duruyor sahanın ortasında. Alex, bir çiçek en narin yerinden nasıl tutulursa, öyle tutuyor çocukların elinden.
O yüzden şimdiki çocuklar Fenerbahçeli doğuyor.
Ayakta alkışlıyorum seni Hakkı YALÇIN