geçen seneki yaşadıklarımız madde madde (mükemmel bir yazı)
--------------------------------------------------------------------------------
geçen seneki yaşadıklarımız madde madde (mükemmel bir yazı)
--------------------------------------------------------------------------------
• Takımın en golcü futbolcusu sahtekarlıkla, yetersizlikle suçlanıp gözden düşürüldü,
• Takımın en etkili futbolcusu koşmamakla suçlayıp karalandı,
• Sürekli olarak oynamayan oyuncuların neden oynamadığı sorgulandı, hepsi birer kurtarıcı olarak gösterildi, oynadıkları anda ise bu kez neden oynatılıyorlar denildi,
• Önemini anca kaybettiğimiz zaman anladığımız Türkiye ligi değersiz ve basit gösterildi,
• Liderken kalitesiz olan ligimiz, şampiyonluk kaçınca dünyanın en çekişmeli ligi oluverdi bir anda,
• Avrupa Kupasında elendiğimiz rakiplerin adı kim olursa olsun, 2’şer 3’er oyuncuları dünyada yılın karmasına dahil edilse bile, hepsi paçavra, oysa rakiplerin elendiği köy takımları karşısında alınan neticeler ise birer kaza kurşunu olarak değerlendirildi,
• Es kaza hakem hatası sayesinde atılan bir gol bile günlerce anlatılıp duruldu, hakemler televizyonlara çıkarıldı, kulüp başkanlarından özürler dilendi, memleket meselesi haline getirildi ve bu durumdan, sanki rakiplerimizin lehine hiç hata yapılmamış gibi utanır ve sıkılır hale geldik,
• Tribünlerdeki bestemiz bile ana haber bültenlerine konu edildi,
• Takımın yaş ortalamasına bakılmadan sürekli gençler oynamıyor fikri empoze edildi,
• Daha ikinci haftadan itibaren “bu takımı zaten herkes şampiyon yapar” masalı anlatılmaya başlandı, sanki daha önceden zayıf bir kadromuz olmuştu sezon başında, neden her sene şampiyon olamamıştık peki ?
• Sürekli kazandığımız haftalarda bu kez “güzel futbol” hurafesi hortladı,
• İlerleyen haftalarda “bu takımın zaten ligde zaten rakibi yok, hem önemli olan Beşiktaş ve Galatasaray güçlüyken şampiyon olmak” laflarını duyar olduk,
• Rakip sürekli olarak fakir, gariban ve acınacak durumda gösterildi, biz de buna inanıp altlarındaki Ferrari’lere, oturdukları villalara bakmadan büyük bir keyif içinde dalgamızı geçtik sene boyunca,
• Galatasaray’ın tarihindeki şampiyonluklarının büyük bölümünde bundan daha büyük borç batağı altında olduğunu, mesela Feldkamp ile kazanılan şampiyonlukta şu andakinden daha fazla borçları olduğu, kulüp çalışanlarının ulaşım masraflarının bile ödenmediği, telefonlarının masraf olmasın diye 3 dakikayla sınırlandırıldığı unuttuk gitti,
• Kaç puan önde olursak olalım aradaki puan farkı sürekli yetersiz olarak gösterildi,
• Her şey bir tarafa rakibinin antrenörü bir dahi, dünyada aranan bir teknik deha olarak lanse edildi, bizimle yaptığı tüm maçlarda hata üstüne hata yapmasına rağmen bu durum geçiştirildi, gençlere verdiği önem ön plana çıkartıldı, rakibin 4-0 ezen bir takımın teknik direktörü 10 dakika geç yaptığı bir oyuncu değişikliği sebebiyle farkın yeterince açılmadığı gerekçe gösterilerek daha fazla eleştiri aldı
• Rakiplerin birbirleriyle alenen flört etmeye başlaması, birbirlerine şampiyonluklarını dilemeleri bile bizi kendimize getiremedi,
Bu yapılanlarda antrenörün veya futbolcunun adının zerre kadar önemi yok, kimseyi savunmak için yazmıyorum, olan oldu artık. Kaldı ki onların da hataları oldu elbet, şampiyonluğa giden tekne içinde herkesin hatasının olduğu kadar ama biz bu masalların benzerlerini 20 yılı aşkın süredir dinliyoruz da halen nasıl inanıyoruz şaşılacak konu bu işte. Değişen sadece isimler, senaryo bire bir aynı aslında.
Neyse olanlar oldu ve Mayıs ayında da top göstermeden, gol yemeden eze eze yendiğimiz ezeli rakibimizin şampiyonluk turunu izledik.